Kastamonu Lahikası | Mektup 24 | 37
(37-37)

Ben namaz tesbihatının âhirinde, otuz üç def’a kelime-i tevhidi zikrederken, birden kalbime geldi ki: Hadîs-i şerifte “Ba’zan bir saat tefekkür, bir sene ibâdet hükmüne geçer” Risâle-i Nur’da o saat var; çalış, o saati bul, ihtar edildi.

Âdeta ihtiyârsız bir sûrette, Kur’ânın Âyet-ül Kübrasının iki tefsiri olan iki Âyet-i Kübra Risâlelerinden mülahhas tefekkürî bir tekellüm, tam bir saat devam etti. Baktım; size gönderdiğim Âyet-ül Kübra Risâlesi’nin Birinci Makamı’nın hülâsasından müntehab güzel bir sırrını hülâsa ile, Yirmi dokuzuncu Lem’a-i Arabiye’den müstahrec nurlu, tatlı fıkralardan terekküb ediyor. Ben, kemâl-i lezzetle, her gün tefekkürle okumağa başladım.

Birkaç gün sonra hatırıma geldi ki: Madem Risâle-i Nur bu zamanın bir mürşididir, talebelerine bir vird-i ekber olabilir diye kaleme aldım. Ve bütün risâlelerin husûsî menba’ları, madenleri olan binden ziyâde âyât-ı Kur’aniyeyi, kendi Kur’anımda evvelce işaretler koyup bir Hizb-i Â’zam-ı Kur’anî yapmak niyet etmiştim. Şimdi bu Hizb-i Â’zam ve bu Vird-i Ekber, Risâle-i Nur mensublarına bazı eyyâm-ı mübârekede okunması için bir zaman size de göndermek hakkınız var. İnşâallah bir zaman sonra size gönderilecek. Bazı kelimelerini tercüme ve bir kısım kayıdlarını tefhim için, vakit bulsam gâyet kısa Hâşiye gibi bir şeyi yazacağım.

Umum kardeşlerime ve hizmet-i Kur’aniyede bütün arkadaşlarıma hasret ve iştiyak ile binler selâm.

Dualarınıza muhtaç

Said Nursî

* * *

(24)

Aziz Kardeşlerim!

Sizlere her gün birer uzun mektub yazmak hakkınız var iken, maatteessüf üç seneden beri size göndermek için yazdığım bir mektub şimdiye kadar bekliyor, eski sakomun cebinde duruyor. Demek Risâle-i Nur, ehl-i dünya dinsizlerine çok dehşet vermiş ki, dünyalarına karışmadığım halde bu tazyikatı yapıyorlar. Her ne ise...

Səs yoxdur