Kastamonu Lahikası | Mektup 158 | 252
(252-252)
(158)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu şiddetli maddî ve ma’nevî kıştaki galâ ve varlık içinde kaht ve derd-i mâişet fukaralara ağır basması cihetinde, ekseri fakir-ül hâl olan Risâle-i Nur şâkirdlerinin bu dehşetli hâle karşı sarsılmaları ve tesânüdleri bozulması ihtimaliyle ziyâde endişe ediyordum. Sizler her zamandan ziyâde bu fırtınada tesânüdünüzü ve ittihadınızı ve birbirinin kusuruna bakmaması, birbirini tenkid etmemesi, Risâle-i Nur’un vazife-i kudsiye-i îmâniyesi hesabına mükellef ve muhtaçsınız.

Sakın birbirinizden gücenmeyiniz ve tenkid etmeyiniz. Yoksa az bir zaaf gösterseniz, ehl-i nifak istifade edip sizlere büyük zarar verebilirler. Derd-i mâişet zarûretine karşı iktisad ve kanaatla mukabele etmeye zarûret var. Menfaat-i dünyeviye, çok ehl-i hakîkatı, ehl-i tarîkatı dahi bir nevi rekabete sevkettiği için endişe ederim. Risâle-i Nur şâkirdleri içinde şimdiye kadar bu cihet onları zedelememiş. İnşâallah yine zedelemez. Fakat herkes bir ahlâkta olamaz. Bazıları meşrû’ dâirede rahatını istese de, i’tirâz edilmemeli. Zarûrete düşen bir şâkird, zekatı kabul edebilir. Risâle-i Nur’un hizmetine hasr-ı vakit eden rükünlere ve çalışanlara zekatla yardım etmek de, Risâle-i Nur’a bir nevi hizmettir.

Hem yardım edilmeli. Fakat hırs ve tama’ ve lîsan-ı hâl ile istemek olmamalı. Yoksa ehl-i dalâlet ki, hırs ve tama’ yolunda dînini feda etmiş. Onlar nazarında kıyas-ı binnefs cihetiyle, “Risâle-i Nur’un bir kısım şâkirdleri dahi, dinini dünyaya âlet ediyorlar” diye çirkin bir ittiham ile taarruzlarına meydan açar.

Sizler arasıra İhlas’ı ve İktisad Lem’alarını ve ba’zan Hücumat-ı Sitte Risâlesi’ni mabeyninizde beraber okumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat ve metânet ve tesânüd ve ittifakınız, bu memlekete medâr-ı iftihar olacak ve istikbalini kurtaracak derecededir. Dikkat ediniz! Bu yeni fırtına, sizin tesânüdünüzü bozmasın. Arabî Vird-ül Ekber-i Nuriye’ye dâir müjdeniz ve kahraman Tahir’lerin ve mübâreklerin, sâri ve dehşetli hastalıklara tiryaklar ve ilâçlar yetiştirmeleri ve mütemadiyen çalışmaları, bizi belki ruhanîleri ve ricalül-gayb zâtları dahi sevindiriyor.

Səs yoxdur