Kastamonu Lahikası | Mektup 146 | 235
(235-235)

Elcevab: Sebebi ise; Risâle-i Nur, yüze yakın din tılsımlarını ve hakaik-i Kur’aniyenin muammalarını hall ve keşfetmiştir ki; her bir tılsımın bilinmemesinden çok insanlar şübehâta ve şükûke düşüp, tereddüdlerden kurtulamayıp, bazan îmânını kaybederdi. Şimdi bütün dinsizler toplansalar, o tılsımların keşfinden sonra galebe edemezler. Yirmi sekizinci Mektub’daki İnâyât-ı Seb’ada bir kısmına işaret edilmiş. İnşâallah bir zaman o tılsımlar, müstakil bir risâlede cem’ edilecek.

* * *




(146)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Kahraman Tahirî ve Hâfız Mustafa’nın yaptıkları hizmet çok güzeldir. Onların tedbirleri isabetlidir, haktır. Nur fabrikasının dîvânında verdiğiniz kararlar, ne olursa kabulümüzdür. İşârât-ı Kur’aniye tevabi’leriyle beraber çok güzel. Yalnız Seyyid Şefik’e giden mektub, şahsına ait kısmı girmeyecekti. Lâhika’dan aldığınız parçalar da çok güzel. Büyük Ali siste’minde, küçük ve ikinci Ali’nin mânidar fıkrası iyidir, fakat muhtasardır. En evvel gençlere ait üç-dört dersin ki, Hâfız Mustafa’ya vermiştik.

El makinasıyla, mümkünse eski hurufla, değilse yeni hurufla (Hâşiye) Nur fabrikasının dîvânındaki hey’et münâsib görse ve hal müsaade etse, yazılsın. Bize de bazı nüshalar gönderilsin.


Hâşiye: Risâle-i Nur’un bir vazifesi; huruf-u Kur’aniyeyi muhafaza olduğundan, yeni hurufa zarûret derecesinde inşâallah müsaade olur.

Səs yoxdur