Kastamonu Lahikası | Mektup 78 | 116
(116-116)

Elbette o musîbet, onlar hakkında medeniyetin sefâhetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakîkattan haber aldım. Cenâb-ı Erhamürrâhimîn’e hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten teselli buldum.

Eğer o felâketi gören zalimler ise ve beşerin perişaniyetini ihzar eden gaddarlar ve kendi menfaati için insan âlemine ateş veren hodgâm, alçak insî şeytanlar ise, tam müstehak ve tam adâlet-i Rabbâniyedir.

Eğer o felâketi çekenler, mazlumların imdadına koşanlar ve istirahat-ı beşeriye için ve esâsât-ı diniyeyi ve mukaddesat-ı semâviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafaza için mücadele edenler ise, elbette o fedakârlığın ma’nevî ve uhrevî neticesi o kadar büyüktür ki; o musîbeti onlar hakkında medâr-ı şeref yapar, sevdirir.

* * *

(78)

Azîz, Sıddık Kardeşlerim!

Sav Medrese-i Nuriyesi’nin kahraman bir talebesi olan Marangoz Ahmed’in onun ve Sava Medresesinin safvet ve ihlâsını ve kuvvet ve irtibatlarını gösteren mektubunda bir-iki noktayı merak ediyorum. Bir-iki cihetle çok mesrûr oldum. Mu’cîb-i merak birisi; Sav’da Risâle-i Nur’u yerleştiren mübârek Hacı Hâfızla beraber çalışan ve ondan ders alan Hâfız Mehmed kimdir. O zat bence hizmet cihetinde pek ehemmiyetli göründü.

İkincisi; o mektubda küçük talebelerden Hüseyin nâmındaki zât Hâfız Ali’nin bir-iki def’a ondan bahsettiği on dört yaşında iken ve hastalıkla beraber fevkalâde Risâle-i Nur’la meşgul olan kıymetdar çocuk mudur?

Eski Said’in on dört yaşındaki garip vaziyetini bana ihtar ettiği için merak ettim. Bizi mesrûr eden bir cihet ise, Risâle-i Nur’un dâiresine ma’sûm çocukların çoklukla girmesiyle sahife-i a’mâlimize onların reddedilmez duaları ve âmâl-i sâlihaları girmesidir.

Səs yoxdur