Kastamonu Lahikası | Mektup 2 | 7
(6-7)

Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür ve hamdederim ki, İhtiyarlar Risâlesindeki ümidimi ve Müdafaat Risâlesindeki iddiamı sizinle tasdik ettirdi. Evet


sizin ile otuz bine mukabil gelen otuz Abdurrahman’ı, belki yüz otuz, belki bin yüz otuz Abdurrahman’ı Risâlet-in-Nur’a ihsan etti.

Hem unutulmayan, her vakit yanımda bulunan kardeşlerim, Risâle-i Nur’a sizin gibi pek ciddî sâhib ve muhafız ve vâris ve hakîkatbin ve kıymetşinas zâtların benim yerimde benden daha kuvvetli, ihlaslı olarak vazife-i Kur’âniye ve îmâniyede çalıştıklarını gördüğümden, kemâl-i ferah ve sürûr ve itmi’nan ve istirahat-ı kalb ile ecelimi ve mevtimi ve kabrimi karşılıyorum, bekliyorum.

Ben, sizi yazılarınızda ve hatırımdan çıkmayan hidematınızda günde müteaddid def’alar görüyorum. Ve size olan iştiyakımı tatmin ediyorum. Siz de bu bîçâre kardeşinizi risâlelerde görüp sohbet edebilirsiniz. Ehl-i hakîkatın sohbetine zaman, mekân ma’ni olmaz; ma’nevî radyo hükmünde biri şarkta biri garbda, biri dünyada biri berzahta olsa da rabıta-i Kur’â-niye ve îmâniye onları birbiriyle konuşturur.

Mâşâallah, bârekâllah, Kerâmât-ı Aleviye’nin Risâle-i Nur’a imzasını bu zamanda tam tasdik ettiren Kerâmât-ı kalem-i Alevî (Ali) ve Kur’an’a çok kıymetdar hizmeti ve Mu’cizat-ı Ahmediye’nin(A.S.M.) hârika bir kerâmetini gözlere gösteren ve Kur’ânın altun bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî; değil yalnız bizleri, belki ruhanîleri ve melekleri de sevindiriyorlar.

Bu def’a, elmas kalemli Mübârekler tarafından bir sual var. Şimdilik cevap elimde değil. Eğer elime verilse, size gelir. Her gün hatırımda bulunan Rüşdü, Re’fet, Süleyman,ve sâir ve ve Abdullah ve sâir isimlerini beyan etmediğim kıymetdar kardeşlerim ile husûsî konuşmadığımdan gücenmesinler; çünki hizmetinizin azameti ve ehemmiyeti ve muarızların kuvveti ve şeytaneti nisbetinde ihtiyata ve dikkate mecburuz.

Səs yoxdur