Kastamonu Lahikası | Mektup 34 | 54
(54-54)

Birisi: Risâle-i Nur’un neşriyatındaki hizmetime zarar verilmediği gibi, fevkalme’mul muvaffak olduk.

İkincisi: Her ne vakit şiddetli hücum edileceği zaman, Üstadımızdan “Dikkat” emrini alıyorduk. Hem de Risâle-i Nur’un aşikâr bir kerâmetidir ki, bin üç yüz elli dokuz (1359) sene-i hicri Ramazan-ı Şerif’in on veya on ikinci günlerinde -Allah rahmet etsin- vefat eden kardeşlerimizden Hatib Mehmed nâmındaki zât, Yirmi altıncı Lem’a olan İhtiyarlar Risâlesini yazarken hasta olarak yazmağa kadir olmadığından


kelime-i tevhidi yazarak bıraktığı, ziyâretine gelen diğer kardeşimiz ve fa’al arkadaşımız, Mehmet

Feyzi Efendi’ye ikmâlini rica ederek dünyaya veda ve ebedî hayatına, inşâallah bu kelime-i tayyibe ile hayatının sonunu mühürleyerek îmânlı olarak kabre girdiğini izhâr ve Risâle-i Nur’un talebelerine açık bir müjde ve tebşiratta bulunmuştur.

İşârât-ı Kur’aniye’nin yirmi altıncı âyetinin


sırrıyla, “Risâle-i Nur talebeleri, îmân ile kabre gireceklerdir” tebşiratının sıdkını gösteren bu açık kerâmetin ve tebşirat-ı azîmenin bütün kardeşleri-mize ta’mîm olunmasını, Risâle-i Nur’un derece-i ulviyetini ve hâdimlerinin mükâfatlarının ne zaman ve ne sûretle verilmekte olduğunu aynelyakîn bilinmek ve görülmek üzere, şu hakîkat muvafık ise İşârât-ı Kur’âniye Risâ-lesine tahşiye olunmasını rica ederim, kıymetli Üstadım.


Risâle-i Nur şâkirdlerinden
Ahmed Nazif Çelebi
(R.H)


* * *

(34)

Aziz Kardeşlerim;

Sizin mübârek yazılarınız ve gönderdiğiniz risâleler husûsan tevafuk-lular, husûsan Aliler’in kıymetdar risâleleri, bilhassa Mu’cizat-ı Ahmediye Risâlesi bu havalide çok fütûhatı var, Altı-yedi aydır İstanbul’da da fütûhat yapıldı. Şimdi de vilâyât-ı şark’a, Diyarbekir tarafına gitti.

Səs yoxdur