Kastamonu Lahikası | Mektup 49 | 78
(77-78)

Gül fabrikasının bizlere parlak bir Gül-ü Muhammedî (A.S.M.) bahçesini hediye edecekti. Onu, bütün ruh-u canımızla bekliyoruz.

Bu zamanda lillah-il-hamd sünnet-i seniyye dâiresinde kemâl-i îmânı kazanan Risâle-i Nur şâkirdleri evliyaların, mürşidlerin nazar-ı dikkatini celbedecek vaziyeti aldığından; her zamanda bulunan hakîki mürşidler, her halde bu zamanda Risâle-i Nur şâkirdlerine müşteri olurlar. Birisini elde etse, yirmi mürid kadar kıymet verirler.

Hem zevkli ve câzibedar velâyet tereşşuhatı karşısında Risâle-i Nur’un hizmetindeki meşakkat, mücahede, külfet bulunduğundan, Feyzi’ye hitaben beyan edilen hakîkat o tarafa da fâidesi olur diye leffen size gönderildi.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ediyorum.

Feyzi kardeşim!

Sen, Isparta vilayetindeki kahramanlara benzemek istiyorsan tam onlar gibi olmalısın. Hapishanede -Allah rahmet eylesin- mühim bir şeyh ve mürşid ve câzibedar bir Nakşî evliyasından bir zât, dört ay mütemadiyen Risâle-i Nur’un elli-altmış şâkirdleri içinde celbkârane sohbet ettiği halde, yalnız bir tek şâkirdi muvakkaten kendine çekebildi. Mütebâkisi, o câzibedar şeyhe karşı müstağni kaldılar. Risâle-i Nur’un yüksek, kıymetdar hizmet-i îmâniyesi onlara kâfi olarak kanaat veriyordu.

O şâkirdlerin gâyet keskin kalb basîreti şöyle bir hakîkatı anlamış ki:

Risâle-i Nur’a hizmet ise, îmânı kurtarıyor; tarîkat ve şeyhlik ise, velâyet mertebeleri kazandırıyor. Bir adamın îmânını kurtarmak ise, on mü’mini velâyet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevablıdır. Çünki îmân, saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için bir mü’mine, küre-i arz kadar bir saltanat-ı bâkiyeyi te’min eder. Velâyet ise, mü’minin cennetini genişlettirir, parlattırır. Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşa yapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın îmânını kurtarmak, on adamı veli yapmaktan daha sevablı bir hizmettir.

Səs yoxdur