Kastamonu Lahikası | Mektup 50 | 79
(79-79)

İşte bu dakik sırrı, senin Isparta’lı kardeşlerin bir kısmının akılları görmese de umumunun keskin kalbleri görmüş ki; benim gibi bîçâre, günahkâr bir adamın arkadaşlığını evliyalara, belki de eğer bulunsaydı, müçtehidlere dahi tercih ettiler.

Bu hakîkata binâen, bu şehre bir kutub, bir Gavs-ı A’zam gelse, seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım dese, sen Risâle-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.

* * *


(50)

Aziz Ve Sıddık Kardeşlerim Ve Fedakâr Ve Sadık Arkadaşlarım!

Evvelâ: Sizin, bu mübârek şuhûr-u selâse ve içindeki kıymetdar leyâli-i mübârekeleri tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Hak, herbir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib ve Leyle-i Kadir kıymetinde size sevab versin, âmîn.

Sâniyen: Sizin bu def’a nurlu hediyelerinizin her harfine mukabil, Cenâb-ı Erhamürrâhimîn defter-i a’malinize bin hasene yazsın ve Âsım’ın ruhuna bin rahmet versin, âmîn.

Sâlisen: Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın ve Risâle-i Nur’un hazinelerinin kerâmetli ve yaldızlı bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî, elhak Mu’cizat-ı Ahmediye’nin (A.S.M.) gizli güzelliğini her göze gâyet parlak ve güzel gösteriyor. Cenâb-ı Hak bu kalemi, bu hizmette muvaffak ve dâim eylesin, âmîn.

Səs yoxdur