Hem madem bu zamanda her şeyin fevkinde hizmet-i îmâniye en ehemmiyetli bir vazifedir; hem kemmiyet ise keyfiyete nisbeten ehemmiyeti azdır; hem muvakkat ve mütehavvil siyaset âlemleri ebedî, dâimî, sabit hidemat-ı îmâniyeye nisbeten ehemmiyetsizdir, mikyas olamaz, medâr da olamaz.
Risâle-i Nur’un talimatı dâiresinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadâkat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz.
Kardeşiniz
Said Nursî
Aziz Sıddık Kardeşlerim!
Risâle-i Nur’un kahramanı olan Hüsrev’in bu def’aki iki hediye-i kudsiyesi ve kerâmetkârane o iki semâvî hediyenin ma’nevî i’cazlarını gözlere de gösterir bir tarzda bu şuhûr-u selâsede bizlere ve bu muhite hediye etmesi, Risâle-i Nur nokta-i nazarında mu’cizane bir hizmettir. İnşâallah o Gül fabrikasının kalemi, buraları da gülistana çevirecek. Cenâb-ı Hak o kalem sâhibine, yazdığı her harf-i Kur’an’a mukabil Leyle-i Kadir’deki gibi otuz bin sevab ve rahmet ve hasene versin, âmîn âmîn âmîn.
Elhak, Tahirî’nin de Lemaat hediyesini pek çok kıymetdar gördük. İnşâallah bu havalide ona çok sevab kazandıracak, tam bir Lütfü’dür. Allah muvaffak eylesin.
Aziz kardeşlerim! sadâkatınızdan tereşşuh eden ve haddimin pek çok fevkinde hüsn-ü zannınıza karşı bundan evvel verdiğim cevabın bir tetimmesi olarak, bu gelecek fıkrayı iki gün evvel yazmıştık. Sizin fevkalâde sadâkat ve ulüvv-ü himmetinizden tereşşuh eden bir hafta evvelki mektubunuza karşı hüsn-ü zannınızı bir derece cerheden benim cevabımın hikmeti şudur ki: