Kastamonu Lahikası | Mektup 59 | 92
(92-93)
(59)

Aziz, Sıddık, Mübârek, Kahraman Kardeşlerim!

Evvelâ: Bu mübârek Ramazan’da iştirak-i a’mal düstûr-u esâsiyle, her bir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan bir melâike hükmünde, kırk bin diller ile, yani kardeşlerin adedince ma’nevî dilleri ile ettikleri ve edecekleri dualar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını o lîsanlar adedince, Cenâb-ı Erhamürrâhimîn’den niyâz ediyoruz. Bu mâhîyetteki Ramazanınızı tebrik ediyoruz.

Sâniyen: Bu def’aki müteaddid te’sirli ve sürûrlu ve müjdeli mektublarınıza karşı, bir kitab kadar cevab vermek lâyık iken, vaktin müsaadesizliği ile kısa cevabımdan gücenmeyiniz. En başta, kahramanlar yatağı olan Sav Köyü’nün ehemmiyetli bir talebesi olan Ahmed’in mektubunda öyle büyük bir mes’ele gördüm ki, beni sürûr yaşlarıyla ağlattırdı.

Cenâb-ı Hakk’a yüz binler şükür olsun, Risâle-i Nur’un tamam kıymetini, o köyün mübârek vâlideleri ve hanımları tamam anlamışlar. O mübârek hanımların o kıymetdar ve hâlis âhiret hemşirelerimin, Risâle-i Nur’un intişarına gösterdikleri fedakârlık, beni ve bizi kemâl-i sürûrdan ağlattırdı.

Zâten Risâle-i Nur’un mesleğindeki en mühim bir esâsı, şefkat olduğundan ve şefkat madenleri de hanımlar olduğundan, çoktan beri beklerdim ki, kadınlar âleminde Risâle-i Nur’un mâhîyeti anlaşılsın.

Elhamdülillah, bu havalide de, bu yakında erkeklerden ziyâde bir iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tam çalışıyorlar; Sav’lı mübâreklerin hemşireleri olduklarını gösteriyorlar. Bu iki tezahür bu zamanda bir fâl-i hayırdır ki; o şefkat madenlerinde Risâle-i Nur parlayacak, fütûhat yapacak.

Hem Sav Köyü’nün bahadır çobanları, torbalarında Risâle-i Nur’u yazmak için taşımaları, aynı oradaki hanımların fedakârlıkları gibi bu havalide gâyet te’sirli bir medâr-ı teşvik olacak. O hanımların ve o çobanların husûsî isimlerini bilmek arzu ediyoruz. Tâ husûsî isimleri ile has talebeler içine girsinler.

Səs yoxdur