Kastamonu Lahikası | Mektup 67 | 102
(102-103)

Bu Müdafaa Risâlesinde bulunan mülayimâne tâbirat ve müsalahakârâne ifâdeler ve zâlimleri okşayan kelimelerin bulunması, yüzden fazla taht-ı tevkife alınan Risâle-i Nur’un kıymetdar talebelerini ve müsadere edilen Risâle-i Nur’un eczalarını dehşetli zulmetlerden kurtarmak içindir. Yoksa mazlûmiyetîmiz beni şiddetli konuşturacaktı. Bu risâlede; asıl hücum Risâle-i Nur’a karşı olduğu için, müdafaatda birinci derecede İlmî ve mantıkî bir tarzda Risâle-i Nur’u müdafaa ediyor. İkinci derecede arkadaşlarını kurtarmağa çalışıyor. Kendi şahsını müdafaa değil, bilakis çürütüyor. Bu risâleyi okuyan evvelce âhirdeki layiha-i temyizi ve layi-ha-i tashîhi okumalı, sonra baştan okumalı.

* * *

(67)

Azîz, Sıddık Kardeşimiz Hâfız Ali Efendi!

Mektubunuzda yazmış olduğunuz (Sava ümmilerinden) kardeşimiz Mustafa ve Hüseyin’in rüyaları Üstadımız hakkında tam tamına zâhir tâbirini gözümüzle gördük. Hem Risâle-i Nurun talebeleri telsiz telefon gibi ma’nevî haber alıyorlar gibi bir hâdisedir. Evet Üstadımızın tesbihi kırıldı. Yani mübârek gecelerde evrâd-ı muntazamasını tesbihlerle çekmek vazîfesi parçalandı. Ehl-i dünya doktorlarıyla (Hâşiye) Üstadımızı muayene edip, bahanelerle belki kendi hastanelerinde misafir etmek yüzde yüz ihtimali vardı. Hem o tesbih tanelerinin bir cihette sevaplarını onlar toplayacaktılar. Fakat Risâle-i Nur’un ma’sûm şâkirdleri şifâ duâsiyle o tesbihi tam toplattırdılar, devam ettirdiler ve fedakâr şâkirdleri Üstadımızı kucağına alıp onların hastanelerindeki bakıcılardan daha mükemmel baktılar. Ma’nen misafir ettiler, Mustafa ve Hüseyin’in rüyalarını tamtamına tâbir ettiler.


Hâşiye: Ramazanda hastalıkta muâyene için gelen şimdi Said nâmında o doktor yanımızda oturuyor. O zat on gün zarfında Otuzuncu Lem’ayı mükemmel, tevafuklu, Hüsrev gibi yazdı. Hem mükemmel anladı, hem has bir şâkird oldu. Eski hallerinden sıyrıldı. Fevkalâde bir sûrette terakkî etti.


Səs yoxdur