Kastamonu Lahikası | Mektup 76 | 114
(114-114)

Demek Risâle-i Nur’un dâiresine yakın bulunanlar, içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.

Evet


işaretiyle bu asır, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslâm’a da bilerek severek tercih ettirdi.

Hem bin üç yüz otuz dört (1334) tarihinden başlayıp, öyle bir rejim ehl-i İslâm içine de sokuldu. Evet


cifir ve ebced hesabıyla 1333 veya dört ederek, aynı vakitte eski Harb-i Umumî’de İslâmiyet düşmanları galebe çalmakla, muahede şartlarını, dünyayı dine tercih rejimi mebdeine tevafuk ediyor. İki-üç sene sonra bilfiil neticeleri görüldü.


* * *

(76)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu şiddetli soğukta sizden haber almadığım için merak eyliyorum. Size, bu soğuğun bana verdiği şefkatli bir endişeden çıkan arkadaki mes’eleyi gönderiyorum. Belki size de fâidesi olur.

Hem buraca fâidesi görülen haşre dâir parçaları Onuncu Söz’ün âhirinde toplayıp, bir lâhikası hükmüne gelmiştir. Birinci parça, Dokuzuncu Şuâ olan mukaddeme-i haşriye, Onuncu Söz’ün arkasında yazılacak. Ve bunun arkasında, o mukaddeme-i haşriyenin birinci makamının yerinde ve bedeline Otuzuncu Lem’anın İsm-i Hayy’a dâir Dördüncü Remiz yazılacak. Bunun arkasında, İkinci Şuâ olan Tevhid Risâlesi’nin haşri isbatına dâir Hâtimesinin başından, tâ “Bu haşrin dört mes’elesi şimdilik yeter. Yine sadedimize dönüyoruz.” cümlesine kadar yazılacak. Sonra bunun arkasında İhtiyarlar Lem’asının Beşinci Ricasının ortasından başlayan, “Evet, nass-ı hadîs ile nev’-i beşerin en mümtaz şahsiyetleri olan yüz yirmi dört bin Enbiyanın ilââhir.” tâ Altıncı Rica’ya kadar yazılacak. Eğer haşre ait, sâir risâlelerde bunlar gibi parçalar varsa, münâsib görseniz ilâve edersiniz. Bunların he’yet-i mecmûasının te’siri büyüktür.

* * *
Səs yoxdur