Kastamonu Lahikası | Mektup 101 | 152
(152-152)

Ve ehl-i ibâdet ve salâhât dahi, ekser insanların aç kaldığı bu zamanda ve çok karışmış ve haram ve helâl farkedilmeyecek bir tarza gelmiş ve şübheli mal hükmünde ve ma’nen müşterek olan erzâk-ı umumiyeden helâl olmak için mikdar-ı zarûret derecesine kanaat ediyorum diye, bu mecburî belâya bir riyâzet-i şer’iye nazarıyla bakmaktır. Kader-i İlâhiyeye karşı şekva ile değil, rıza ile karşılamaktır.

Umum kardeşlerime husûsan musîbetzedelere çok selâm ve selâmetlerine dua ediyorum.

Sabri kardeşim! Seni tevkil edip selâm gönderenlere, ben de seni tevkil ediyorum. Onlara birer birer selâm ediyorum. Senin bu def’aki mektubun gerçi geç geldi, fakat birkaç noktada beni çok memnun etti. Sabri’nin elmas ve çelik gibi metânetini ve isabet-i fikrini gösterdi. Madem Hâfız Ali ile siz, Atabey yoluyla muhabere etmeyi münâsib görmüşsünüz. Atabey’de Abdullah Çavuş’un veya münâsib gördüğünüz birisinin adresini bildiriniz. Abdullah Çavuş’un sizin nâmınıza istediği Onuncu Şuâ nâmındaki Fihriste’nin ikinci cildini yazdırdık ve Hizb-ül Ekber-i Nuriye’yi Feyzi yazdı. Yakında inşâallah göndereceğiz.

Said Nursî


* * *

(101)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu def’a Sabri ve Hâfız Ali’nin mektubları, Risâle-i Nur’un fevkalâde bir kerâmetini ve hârika kuvvetini gösteriyor. Medrese-i Nuriye’nin çalışkan ve gayyur talebeleri birkaç gün zarfında, Hâfız Mehmed’in zayi’ olan kitablarına mukabil umumunun yazılmasını ve ona verilmesini taahhüd edinmelerine, bu havalideki şâkirdleri fevkalâde mesrûr eyledi. Hâfız Ali’nin tahkikatına gelenlerin, “Mağazalarda kâğıt kalmadı. Risâle-i Nur şâkirdleri kâğıdı bitirdiler” diye demeleri ve Mehmed Zühdü’nün kitabları kendine iade edilmeleri, Risâle-i Nur şâkirdlerini müftehirane teşci’ ve teşvik eden bir hâdisedir. Sabri mektubunda, “İki-üç senedir Risâle-i Nur, te’lif cihetinde tevakkuf devresini geçiriyor” diye hikmetini soruyor. Bunun cevabı uzundur.

Səs yoxdur