Kastamonu Lahikası | Mektup 109 | 160
(159-160)

Hem takva içinde bir nevi amel-i sâlih var. Çünki bir haramın terki vâcibdir. Bir vâcibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takva, böyle zamanlarda, binler günahın tehacümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vâcib işlenmiş oluyor. Bu ehemiyetli nokta niyetle, takva nâmıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibâdetten gelen ehemmiyetli a’mal-i sâlihadır.

Risâle-i Nur şâkirdlerinin bu zamanda en mühim vazifeleri, tahrîbâta ve günahlara karşı takvayı esâs tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimâiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takva ile ve niyet-i içtinab ile yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir.

Malûmdur ki; bir adamın bir günde harab ettiği bir sarayı, yirmi adam yirmi günde yapamaz ve bir adamın tahrîbâtına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi binler tahrîbâtçıya mukabil, Risâle-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve te’siratı pek hârikadır. Eğer bu iki mukabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu’cizevari muvaffakıyet ve fütûhat görülecekti.

Ezcümle: Hayat-ı içtimâiyeyi idare eden en mühim esâs olan hürmet ve merhamet gâyet sarsılmış. Bazı yerlerde gâyet elîm ve bîçâre ihtiyârlar ve peder ve vâlideler hakkında dehşetli neticeler veriyor.

Cenâb-ı Hakk’a şükür ki; Risâle-i Nur bu müdhiş tahrîbâta karşı, girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneyn’in tahribiyle, Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi; şeriât-ı Muhammediye (A.S.M.) olan sedd-i Kur’anînin tezelzülüyle de Ye’cüc ve Me’cüc’den daha müdhiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.

Risâle-i Nur’un şâkirdleri, böyle bir hâdisede ma’nevî mücahedeleri, inşâallah zaman-ı Sahabedeki gibi az amelle, pek büyük sevab ve a’mal-i sâlihaya medâr olur.

Aziz Kardeşlerim! İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdi- sata karşı, ihlâs kuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz; iştirak-i a’mal-i uhrevî düstûruyla birbirimize kalemler ile, herbi- rinin a’mâl-i sâliha defterine hasenat yazdıkları gibi, lîsanlarıyla herbirinin takva kal’asına ve siperine kuvvet ve imdad göndermektir.

Səs yoxdur