Kastamonu Lahikası | Mektup 135 | 219
(217-219)

İkinci Mes’ele: İstanbul ülemasının en büyüğü ve en müdakkiki ve çok zaman Müftiy-ül Enam olan eski fetva emini, meşhur Ali Rıza Efendi; Birinci Şuâ, İşârât-ı Kur’aniye ve Âyet-ül Kübra gibi risâleleri gördükten sonra, Risâle-i Nur’un mühim bir talebesi olan Hâfız Emin’e demiş ki:

“Bediüzzaman, şu zamanda din-i İslâma en büyük hizmet eylediğini ve eserlerinin tam doğru olduğunu; ve böyle bir zamanda, mahrûmiyet içinde ferâgat-ı nefs edip yani dünyayı terkedip, böyle bir eser meydana getirmek hiç kimseye müyesser olmadığını ve her sûretle şâyan-ı tebrik olduğunu ve Risâle-i Nur müceddid-i din olduğunu ve Cenâb-ı Hak onu muvaffakun bilhayr eylesin, âmîn” diyerek; bazılarının sakal bırakmamaklığına i’tirâzları münâsebetiyle; Mevlâna Celâleddin-i Rumî’nin pederleri olan Sultan-ül Ülema’nın bir kıssası ile onu müdafaa edip, demiş:

“Bu misillü, Bediüzzaman’ın dahi elbette bir içtihadı vardır. İtiraz edenler haksızdır demiş. Ve Hoca Mustafa’ya emretmiş, “Söylediğimi yaz!”

Bediüzzaman’a kemâl-i hürmetle selâm ederim. Te’lifatınızın ikmaline hırz-ı can ile dua etmekteyim (yani, ruha nüsha olacak kadar kıymetdardır). Bazı ülema-üs sû’un tenkidine uğradığına müteessir olma.

Zîra yemişli ağaç taşlanır, (Hâşiye) kaziyesi meşhurdur. Mücahedatınıza devam buyurun. Cenâb-ı Hak ve Feyyaz-ı Mutlak âcilen murad ve matlubunuza muvaffak-un bilhayr eylesin! Bâki Hakk’ın birliğine emanet olunuz.

Fetva Emini Ali Rıza

İşte böyle müdakkik ve ilim ve şeriât ve Kur’an cihetinde bu zamanda söz sâhibi en büyük âlim böyle hükmetmiş. Risâle-i Nur’un talebeleri, bu mes’eleyi –ihtiyaten– yabanîlere onun ismini vermekle teşhir etmemek gerektir ve dualarına onu dâhil etmek lâzımdır.

Umum kardeşlerimize selâm.

* * *

Hâşiye: Yani: Mübârek, tatlı meyveleri bulunan ağaçlara taş atanlar, akılları varsa tatsınlar ve yesinler; çürütmeye lâyık ve kabil değiller, demektir.

Feyzi

Səs yoxdur