Kastamonu Lahikası | Mektup 142 | 230
(229-230)

(âhirdeki ( ), ( ) sayılır, şedde sayılır ise) makam-ı cifrîsi bin üç yüz elli sekiz olan bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihini göstermekle o hasaretlerden bâhusûs ma’nevî hasaretlerden kurtulmanın çare-i yegânesi, îmân ve a’mal-i sâliha olduğu gibi ve mefhum-u muhalifiyle, o hasaretin de sebeb-i yegânesi küfür ve küfran, şükürsüzlük yâni îmânsızlık, fısk ve sefâhet olduğunu gösterdi. Sûre-i in azametini ve kudsiyetini ve kısalığıyla beraber gâyet geniş ve uzun hakaikın hazinesi olduğunu tasdik ederek, Cenâb-ı Hakk’a şükrettik.

Evet Âlem-i İslâm’ın, bu asrın en büyük hasâreti olan bu dehşetli İkinci Harb-i Umumî’den kurtulmasının sebebi: Kur’andan gelen îmân ve a’mal-i sâliha olduğu gibi; fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi dahi, orucun tatlı açlığını çekmedikleri; ve zenginlere gelen hasaret ve zâyiatın sebebi de, zekat yerinde ihtikâr etmeleridir. Ve Anadolu’nun bir meydan-ı harb olmamasının sebebi;


kelime-i kudsiyesinin hakîkatını fevkalâde bir sûrette yüz bin insanın kalblerine tahkîkî bir tarzda ders veren Risâle-i Nur olduğunu, pek çok emâreler ve şâkirdlerinden binler ehl-i hakîkat ve dikkatin kanaatları isbat eder.

Ezcümle: Emârelerden biri, Risâle-i Nur’a sıkıntı veren veyahut hizmetinden çekilen pek çok adamların tokat yemeleri gibi; bu sene, bu memleketin etrafında umumî bir tarzda Risâle-i Nur’un intişarına sıkıntı verip şimdiki bir nevi tevakkuf devresi vermek hatasıyla, şimdiki umumî sıkıntının bir sebebi olduğunu göstermesidir.

Said Nursi


* * *
Səs yoxdur