Kastamonu Lahikası | Mektup 149 | 239
(239-239)

Madem bütün bütün mesleğimize muhalif olan yeni hurufu, bir-iki risâle için kabul ettiğimiz halde matbaacılar çekindiler, o hayr-ı azîmi kaybettiler. Siz o iki risâleyi bizim hesabımıza, kahraman kardeşlerimizden yirmi-otuz zâta tevzi’ ederek, yirmi-otuz nüshayı eski hurufla yazdırınız. Yazan kalem sâhiblerine dâimî hasenat kazandıran o pek büyük hayrı, siz kazanınız. Eğer yeni hurufla, el makinasıyla o iki risâleden yazılmış nüshalar varsa, bize bazı nüshalar, gönderiniz.

* * *

(149)

İşârât-ı Kur’aniye ve üç Kerâmet-i Aleviye ve Kerâmet-i Gavsiye Hakkındaki Sikke-i Gaybiye Risâlesi’nde Bir Tenbih ve İhtardır.

Bu gâyet mahrem risâleler, nasılsa muannid bir nâmahremin eline bu risâlelerden birisi geçmiş. Gâyet sathî ve inad nazarıyla bir-iki yerine haksız bir i’tirâz ile ehemmiyetli bir hâdiseye sebebiyet verdiğinden; bu mecmûa, Risâle-i Nur’un has talebelerine belki ehass-ı havassa mahsus olduğu halde ve benim vefatımdan sonra intişarına müsaade olmasıyla beraber; şimdi mezkûr hâdisenin sebebiyle herkese değil, belki ehl-i insaf ve Risâle-i Nur’la alâkadar ve talebelerinden bulunanlara, haslardan birkaç şâkirdin tensibiyle gösterilebilir fikriyle yazdık.

İkinci Nokta: Bu risâle (Sikke-i Gaybiye) baştan aşağıya kadar bir tek neticeye bakar. Bine yakın emârelerle, Risâle-i Nur’un makbuliyetine bir imza basıldığını isbat ediyor. Böyle bir tek davaya bu derece kesretli ve ayrı ayrı cihetlerde binler emâreler ve îmalar onu göstermesi ilmelyakîn değil, belki aynelyakîn, belki hakkalyakîn derecesinde o davayı isbat eder.

Üçüncü Nokta: Bu risâleyi mütâla’a eden zâtlar, inceden inceye, husûsan cifrî hesabatına meşgul olmağa lüzum yok. Hem bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunu okumak da lâzım değil. Hem Kerâmet-i Gavsiye’nin âhirinde, iki yüz yirmi dördüncü sahifede, Şamlı Hâfız Tevfik’in fıkrasından başlayıp âhire kadar mütâla’adan sonra ve baştaki mukaddemeyi de okuduktan sonra istediği parçayı okusun.

* * *
Səs yoxdur