Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Hem Kâtib Osman’ın hem mübâreklerden İbrahim’in, hem Nur fabrika sâhibinin, hem Hulûsi-i Sâni’nin mektubları bir-iki günde geldiler. Merak ile mahzun kalbimizi müferrah eylediler. Kâtib Osman’ın mektubunda, husûsî selâmlarını gönderdiği zâtların, husûsan kahraman Rüşdü, Zühdü Bedevi ve Nuri kardeşlerimize hâssaten ve umuma selâm ve selâmetlerine dua. Ve Hüsrev’in yakında gelmesinin tebşiri, onun hakkındaki merakımızı izâle etti. Mâşâallah Kâtib Osman da, Hüsrev gibi mu’cîb-i merak noktaları yazıyor. Onun mektubunu getiren Halıcı İbrahim demiş ki: “Sıddık Süleyman Rüşdü buraya gelmek ihtimali var.” O kahraman kardeşim yakînen bilsin ki ben, ondan ziyâde ona müştakım. Fakat o her gün, has dâiresinin birinci safında ma’nen yanımızda bulunuyor, ma’nevî kazançlarımıza da hissedar oluyor. Bizim mesleğimizde sohbet-i suriye ehemmiyeti azdır.
Hem bu dehşetli ameliyat-ı dâhiliye hengâmında ve yol masrafı çok ziyâde olduğundan, gelmek münâsib olmuyor. Ve vehham ehl-i dünya, burada ziyâde bize dikkat ediyorlar. Hattâ bu bayramda kapımı ziyâretçilere kapadık.
Hâfız Ali’nin mektubunda Rüşdü’nün bir teşebbüsü var ki; gençlere ait dört-beş parça ders ki, Hâfız Mustafa’ya vermiştim ki tab’ etsin. Cenâb-ı Hakk’a şükür, sizin kesretli kalemleriniz matbaaya ihtiyaç bırakmıyor. Eğer kolayca, ucuzca mümkün olsa, eski veya yeni hurufla yaparsınız.