Kastamonu Lahikası | Mektup 154 | 247
(246-247)

Üstadımız dedi: “İki sene evvelki âdete lüzum kalmamış, siz de komşuluktan gitmişsiniz.”dedi. Bugün aynı vakitte, o Hâfız Ahmed’in yazdırdığı kaybolan kitablar, mükemmel bir sûrette istinsah ile beraber geldi. Bizde şübhe kalmadı ki, bu lâtif tevafuk da, Risâle-i Nur hakkındaki inâyetin bir cilvesidir.

Üçüncüsü: Üstadımız, aynı yine bugün Emin’e dedi: Üç-dört aydır her hafta karyesinden buraya gelen hane sâhibesi gelmedi, kirasını dört aydır almadı. Herhalde cevab gönderin gelsin, alsın.” dediği aynı dakikada, dört aydan beri yanına gelmeyen o hâne sâhibesi kapıya vurdu, geldi. Beş aylık kirasını aldı. Üstadımız, bu hâdise-i inâyetten memnuniyeti için, uzak bir nahiyeden gelen, yuvarlak, hiç görmediğimiz ve burada bulunmayan bir küçük ekmeği o hâne sâhibesine verdi. Aynı vakitte yirmi dakika zarfında, burada bulunmayan aynı ekmekten, iki sene Risâle-i Nur’un iki kitabını alıp mütâla’asının ma’nevî ücretinden binde bir ücret olarak geldi. Ve bir parçacık aşure çorbasını dahi yine o ev sâhibesine verdi. Aynen o aşurenin on misli kadar, latif üç ekmek, yine iki sene kitabın okunmasına binde bir ücreti diye geldi. Gözümüzle gördük.

Hem yine üstadımız, bugün o hane sâhibesine, yedi senedir adını bilmediği için “İsmin nedir?” diye sormuş. O da demiş: Hayriye’dir. Hayriye isminde olmak tevafukuyla, iki saat sonra, Hayri nâmında Risâle-i Nur’un bir şâkirdi, haberimiz yokken İstanbul’a gitmiş. Hem ticaret münâsebetiyle iki mühim şâkirdler dahi gidip geç kaldılar. Maddî, ma’nevî fırtınalar münâsebetiyle üstadımız onları, hem oradaki mühim bir şâkirdi çok merak ediyordu. Bugün o Hayri, iki saat Hayriye’den sonra geldi; o üç şâkird hakkındaki merakı izâle ettikten sonra, dört aydan beri devam eden tefârik nâmında üstadımızın bir kokusu bugün bitmişti. Hayri’nin elinde bir küçük şişe... Dedi: “Size tefârik getirdim.” Biz de bu küçük, latif tefârikteki tevafuka Bârekâllah dedik.

Bu iki gün zarfında bu küçücük nümûneler gibi, üstadımız Mu’cizat-ı Ahmediye’nin tashihatıyla meşgul olduğu için, bunlardan başka çok nümûneleri görmüş. Madem iki günde böyle inâyetin cilvelerini görüyoruz. Risâle-i Nur dâiresi içinde dikkat edilse herkes -kendi nefsinde- hizmeti derecesinde böyle nümûneleri görebilir.

Risâle-i Nur Şâkirdlerinden

Gözümüzle gördük.

Hâfız Tevfik, Mehmed Feyzi, Emin, Hilmi, Kâmil, Hayri
Evet Evet Evet Evet Evet Evet,

Evet ben de tasdik ediyorum.
Said Nursî


* * *
Səs yoxdur