Kastamonu Lahikası | Mektup 167 | 266
(266-266)

Madem şimdiye kadar ekseriyet-i mutlaka ile Risâle-i Nur şâkirdleri, Risâle-i Nur hizmetini her belâya, her derde bir çare, bir ilâç bulmuşlar. Biz her gün hizmet derecesinde, mâişette kolaylık, kalbde ferahlık, sıkıntılara genişlik hissediyoruz, görüyoruz. Elbette bu dehşetli yeni belâlara, musîbetlere karşı da, yine Risâle-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmemiz lâzımdır.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ediyoruz.

* * *


(167)

Aziz, Sıddık, Mübârek, Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın bir vech-i i’cazını hârika kalemiyle gösteren ve mütemadiyen defter-i hasenatına, o yazdığı Kur’an’ları okuyanların sevabları yazılan kıymetdar Hüsrev!

Bana gönderdiğin iki mübârek nüshadan birincisini size Hilmi Bey’le gönderdim. Bir hiss-i kabl-el vuku’ ile, sen Isparta’dan ayrılacaksın diye ikisini birden bize göndermiştin. Çok da iyi oldu. Şimdi Isparta Medreset-üz-zehrâ-i Ekber ve Medrese-i Nuriye-i Kübra olduğundan; bu kudsî eser orada, husûsan şuhûr-u selâse gelmek üzere bir zamanda lâzımdır. İnşâallah orada da, bizim gibi cüzleri ile taksim ile hatmeler okunacak.

Hilmi’nin kâğıdında şimdilik geri kaldı demiştik. Fakat bir ma’nevî ihtar ile gönderildi. Başta Aliler, Sabri, Rüşdü, Zühdü, Nuri, Ali, Re’fet, Tâhirî, Hacı Hâfız, Ahmedler, Mehmedler, Mustafalara umumen selâm ve dua ederiz.

* * *
Səs yoxdur