Kastamonu Lahikası | Mektup 171 | 272
(272-273)

Çünki bu millet ve vatan, hayat-ı içtimâiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halas olmak için, beş esâs lâzım ve zarurîdir: Birincisi; merhamet.. ikincisi, hürmet.. üçüncüsü, emniyet.. dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.. beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir. İşte Risâle-i Nur hayat-ı içtimâiyeye baktığı vakit, bu beş esâsı te’min edip, asayişin temel taşını tesbit ve te’min eder. Risâle-i Nur’a ilişenler kat’iyyen bilsinler ki; onların ilişmesi, anarşilik hesabına vatan ve millete ve asayişe düşmanlıktır. İşte bunun hülâsasını o casusa söyledim. Dedim ki: Seni gönderenlere böyle söyle.

Hem de ki: “-On sekiz senedir bir def’a kendi istirahatı için hükûmete müracaat etmeyen ve yirmi bir aydır dünyayı herc ü merc eden harblerden hiçbir haber almayan ve çok mühim makamlarda çok mühim adamların dostane temaslarını istiğna edip kabul etmeyen bir adama, ondan korkup, tevehhüm edip, dünyanıza karışmak ihtimaliyle evhama düşüp tarassudlarla sıkıntı vermekte hangi ma’na var? Hangi maslahat var? Hangi kanun var? Dîvâneler de bilirler ki, ona ilişmek dîvâneliktir” dedik. O casus da kalktı gitti.

Umum kardeşlerimize, husûsan erkânlara ve matbaacılara, husûsan Hizb-i Nuriye’nin nâşirleri olan Hâfız Ali, kahraman Tahirî ve Hâfız Mustafa ve rüfekalarına birer birer selâm ediyoruz.

Said Nursî


* * *

(171)

Aziz, Sıddık, Mübârek Kardeşlerim!

Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür ediyorum ki, bu acib zamanda sizin gibi hâlis, muhlis, mahviyetli, fedakâr kardeşleri bize ihsan eylemiş.

Bu def’a Hüsrev’in, Hâfız Ali’nin, Hâfız Mustafa’nın, Küçük Ali’nin birbirine hitaben yazdıkları dört mektublarını okudum. En derin kalbimde bir sürûr, bir hiss-i şükran, bir memnuniyet hissettim.

Səs yoxdur