Kastamonu Lahikası | Mektup 173 | 275
(275-276)

Kardeşlerim! Sizde vuku’ bulan küçücük kusurları çok i’zam etmeyiniz. Yalnız ben değil, belki zannediyorum ki hakîkata muttali’ olan herkes tasdik eder ki; Isparta ve havalisindeki Risâle-i Nur şâkirdlerinde fevkalâde bir sadâkat ve sebat ve uhûvvet ve ihlas ve kahramanlık var ki; bu acib zamanda binler esbâb-ı fesad ve ifsad içinde vahdetlerini ve ittifaklarını ve hizmette ciddiyetlerini muhafaza ediyorlar.

Bu kadar fırtınalı hâdiseler içinde, Risâle-i Nur’u muattal bırakmadınız, söndürmediniz; belki öyle parlattırdınız ki bizi de ışıklandırıp gayrete getirdiniz. Ve bilhassa bahar mevsiminde, umumî gaflette ve derd-i mâişetin verdiği dehşetli belâ içinde böyle kemâl-i şevk ve gayretle Risâle-i Nur’a çalışmak, hakîkaten bir inâyet-i İlâhiyedir. Sizleri bütün ruhumuzla tebrik ediyoruz. Ve kalemlerini bizim hesabımıza çalıştırmaya karar veren altı müttehid kahraman, bir ruh altı cesed ve altı Yeni Said yerinde ve yirmi bir kardeşimi yirmi bir Abdurrahman ve Abdülmecid yerinde kabul ediyorum. Cenâb-ı Hak o kalemlerin siyah nur olan mürekkeplerini, hadîs-i sahihin nassıyla, herbir dirhemini yüz dirhem şehid kanı kıymetinde yevm-i haşir ve mîzanda defter-i hasenatlarına ilâve eylesin, âmîn.

Nakkaş Mehmed ve Âsım’ın vârisi Babacan, hem hayatta hem Risâle-i Nur hizmetinde bulunmaları beni mesrûr eyledi.

* * *

(173)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Merhum Mehmed Zühdü’nün vefatı, hakîkaten Risâle-i Nur cihetinde büyük bir zâyiâttır. Fakat Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki; o mübârek zât, az bir zamanda Risâle-i Nur’a pek çok hizmet eylemiş. Kırk-elli sene vazife-i nuriyesini, sekiz-on senede tamamıyla yapmış. Ve ma’nen içimizde, dâiremizde o fevkalâde hizmetiyle, parlak bir sûrette yaşıyor. Hasenât cihetinde ölmemiş, dâima defter-i a’maline, daha kesretli hasenat yazılıyor.

Səs yoxdur