Emirdağ Lâhikası | Mektup 10 - 11 | 17
(17-17)
(10)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Size melâikeye aid “Meyvelerin” bir parçasını daha gönderdim. Mahkeme reisi kitablarımı bana vereceğini söylemesi üzerine, Denizli’ye iki vekâletname gönderdim. Burada bana şiddetli bir tecrid ve tazyik verildiğine merak etmeyiniz; inâyet-i Rabbânîye devam ediyor.

Medâr-ı ibrettir ki; burada Risâle-i Nur serbest okunup yazılırken -hilâf-ı âdet- başda bu kış, yaz gibi gittiğini çok adamlardan işittim. Ne vakit bana ve Risâle-i Nur’a hücum edildi; yazdırılmadı, tatil oldu, gâyet şiddetli bir kış başladığı gibi, Afyon’a şekva sûretinde yazılan hasbihal ve zelzeleleri Risâle-i Nur’un ta’tiliyle münâsebetdar gösterdiği cihetini inanmayanlara, güya inandırmak için aynı taarruz zamanında başlayıp, şimdiye kadar arasıra hafifçe sarsar, ikaz ediyor diye işittim.

Hem, ne vakit Risâle-i Nur’a ilişilmişse, bir nevi umumî korku başlamış görüyoruz. Demek bu vatanın belâlardan muhafazası için Risâle-i Nur bir kat’i vesiledir. Mâdem böyledir, millet ve vatanı sevenler, Risâle-i Nur’u serbest bıraksınlar ve okusunlar ve okutsunlar.

İaşe için tahsisatlarından, yalnız masraf borçları vermek için, bir tek def’a sekiz günlük tayinatı kabul ettim, daha istemem dedim.

* * *

(11)

Aziz, Sıddık, Tam Metin Kardeşlerim!

Şehid merhumun berzahta okumasiyle mesrurane meşgul olduğu nur Risâlelerini, dünyada kendi yerinde çalışmak ve beni de çalıştırmak için yazılmışlar gibi, tam vaktinde yetişdi ve Medrese-i Yusufiyenin üç tatlı meyvesini ve Kur’ân’ın kudsi ve Firdevsî binler meyveler veren üç hizbini beraber getirdi.

İki kahraman mübârek, yazdıkları güzel iki “Meyvelerinin” tarzında ve kıt’asında, On Birinci Mes’elesini dahi yazıp dört beş nüsha “Hizb-i Nuriye” varsa ve beş altı “Hizb-i Kur’âniye” ile beraber gönderilse münasibdir. Ve Husrev’in fıkrası, On Birinci Mes’elenin âhirinde kaydedilsin. Size bu def’a Âyet-ül-Kürsînin arkadaşı ve tetimmesi iki üç Âyetin bir nükte-i i’caziyelerine dâir bir parça gönderdim; daha tamamlamağa bir ihtar almadım, noksan kaldı. Pek acelelikle yazıldı, ehemmiyetli sırlar göründü. Fakat dünyaya bakmamak için tamam ve açık yazdırılmadı. Eğer hoşunuza gitse, On Birinci Mes’elenin hâşiyesinin bir lâhikası olarak kaydedersiniz ve “İ’caz-ı Kur’ân Risâlesinin” zeyillerinde hem “El-felak” nüktesini, hem bunu yazarsınız.

Səs yoxdur