Emirdağ Lâhikası | Mektup 405 | 510
(510-514)

Hem hakâik-i îmaniyenin en son ve en müşkül ve en derin ve bütün filozofları, hattâ hükema-i İslâmiyeyi dahi hayrette bırakan çok mühim muammaları halleden (Yirmi Dördüncü Mektub),

Hem kalbin bütün ma’nevî yaralarına kudsî bir tiryak olan (On Yedinci Söz) ve emsâli risâleler pek hârika bir tarzda imdadıma yetişti ve tedaviye başladı.

Ve bana şöyle bir kanaat-ı kat’iye verdi ki: Güya Risâle-i Nur, ezcümle mezkûr risâleleri hem ben, hem hastalık münâsebeti ile yanıma gelenler ders alsınlar diye (Rahmet-i İlâhîye) tarafından hastalandırılmışım.

Evet sanki: Sevgili, müşfik Üstadımız İhtiyarlar Risâlesi’ni gençlere, Hastalar Risâlesi’ni sıhhatta olanlara yazmış.

Sâlisen: Orada bulunan ve sevgili Üstadımızın kıymetdar hizmetinde bulunan muhterem arkadaşlarımıza, hem birer birer selâm, hem bayramlarını tebrik ederim. Sevgili Üstadımızın ellerinden, kardeşlerimizin gözlerinden öperim.

Elbâki Hüve-l Bâki
Çok kusurlu ve hasta talebeniz
Mehmed Feyzi


* * *

(405)


Aziz, sıddık kardeşlerim!

Bir zât, uzunca bir mektub yeni hurufla bana yazmış, kendisinin kim olduğunu bildirmemiş. Üç noktada şübhe edip bir nevi itiraz gibi yanlış ma’na verdiği için güya bizi ikaz ediyor. Meşrebimiz münakaşa ve münazara olmadığından ve kusurumuzu hakîki olarak gösterenlerden memnun olduğumuzdan, bu meçhul zâtın mektubunda “Üç esas”ın hakîkatını gösterip yanlışını tashih etmek istedim:

Birinci Esas: Risâle-i Nur’un üstadı ve me’hazı ve Said’in de çok zamandan beri bir virdi olan ba’zı âyetler, bir hizb-i Kur’ânî sûretinde bir kısım talebelerin arzulariyle kaleme alınmış. Sonra da tab’ edilmiş. Ve dört beş mahkemenin de gösterdiği ehl-i vukuf ulemaları ve hattâ Diyânet Riyaseti dâiresi ve İstanbul’un fetva dâiresindeki tedkik-i kütüb-ü diniye heyetinden hiçbir âlim ve ehl-i vukuf ulemaları itiraz etmemişler.

Səs yoxdur