Emirdağ Lâhikası | Mektup 44 | 64
(64-64)

Hem eğer dinsizlik hesabına, îmanî hizmetimize ilişenler olsa


kaidesince, küfür derecesine giren öylelerin zulümleri, büyük olduğu için âhirete te’hir edilir; ekseriyetçe küçük zulümler gibi cezaları dünyaca tacil edilmez.



Said Nursi


* * *

(44)

ANKARA’DA BULUNAN EMNİYET-İ UMUMİYE MÜDÜRÜ BEY’E!

Yirmi senedir gayr-ı resmî, hem haps-i münferid, hem tecrid-i mutlak içinde bulunduğu ve sebebsiz evham yüzünden emsalsiz tazyik gördüğü halde sükût eden bir biçâre ile resmî değil, hakîki ve ciddî görüşmek istersen az sizinle konuşacağım.

Evvelâ: İki sene iki mahkeme, yirmi sene hayatımın eserlerini, mektublarını tedkikten sonra, idare ve asayiş aleyhinde hiçbir madde bulunmadığına ve bulmadıklarına delil mahrem ve gayr-ı mahrem bütün kitablarımı beraatımla beraber iade etmeleri cerhedilmez bir hüccettir, bir senettir.

Yirmi seneden evvelki hayatım ise, bu vatan ve millet lehinde fedakârane sarfolunduğuna delil, eski Harb-i umûmîde gönüllü alay kumandanı olarak başkumandanın takdiratı altında hizmetlerimle ve harekât-ı milliyede fevkalâde hizmetimi Ankara’daki hükümet reisleri takdir ile ve Meclis-i Meb’usan beni orada görmekle alkışlamasıdır. Demek bu yirmi senede bana verilen azab, bütün bütün kanunsuz ve keyfî bir muameledir. Bu yirmi sene kırk bayramımı münzevi, yalnız geçirdim. Artık yeter! Kabir kapısındayım beni dünyaya baktırmayınız...

Hem emniyet-i umûmîye reisi olduğunuz cihetle, benim hizmetime taraftar olmanız lâzım. Çünkü mahkemelerce sabit olduğu gibi, Risâle-i Nur’un dersleri, −dünyaya baktığı vakit− bütün kuvvetleriyle asayişin temellerini muhafaza etmek, korumak ve fesad ve ihtilâllerin önünü kesmek olmasından, kudsi ve ma’nevî inzibat komiserleri hükmünde olduğuna delil, üç vilâyet zabıtaları anlamışlar.

Səs yoxdur