Emirdağ Lâhikası | Mektup 222 - 223 | 312
(312-312)
(222)

DENİZLİ MÜDAFAATIMDA İSBATI VE İZAHI BULUNAN BİR MES’ELENİN KISACIK BİR HULÂSASIDIR.

Bir dehşetli şahıs, dehâ ve zekâvetiyle ordunun müsbet hasenelerini kendine alıp ve kendinin menfî seyyielerini orduya vererek efrad adedince haseneleri, gazilikleri bire indirdiği, ve o tek seyyiesini ordu efradına isnad etmekle onların adedince seyyieler hükmüne getirdiğinden dehşetli bir zulüm ve hilâf-i hakîkat olmasından, kırk sene evvel beyân ettiğim bir Hadîsin o şahsa vurduğu tokata binâen bana hücum eden müdde-i umumîye dedim ki:

“Gerçi, Hadîslerin ihbariyle bir adamı kırıyorum, fakat ordunun şerefini muhafaza ve büyük hatâlardan vikaye ederim. Sen ise, bir tek dostun için Kur’ân’ın bayraktarı ve âlem-i İslâmın kahraman kumandanı olan ordunun şerefini kırıyorsun, haseneleri hiçe indiriyorsun!”

* * *

(223)

GENÇLİK REHBERİ’NİN KÜÇÜK BİR HÂŞİYESİ


Risâle-i Nur’daki hakîki teselliye mahpuslar çok muhtaçtırlar. Hususan gençlik darbesini yeyip taze ve şirin ömrünü hapiste geçirenlerin, Nurlara ekmek kadar ihtiyaçları var. Evet, gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder; bir dakika intikam lezzeti ile katleder, seksen bin saat hapis elemlerini çeker ve bir saat sefâhet keyfiyle -bir nâmus mes’elesinde- binler gün hem hapsin, hem düşmanının endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur. Bunlara kıyâsen biçâre gençlerin çok vartaları var ki; en tatlı hayatını, en acı ve acınacak bir hayata çeviriyorlar. Ve bilhassa şimalde koca bir devlet, gençlik hevesâtını elde ederek bu asrı fırtınalariyle sarsıyor. Çünkü âkibeti görmeyen kör hissiyatla hareket eden gençlere, ehl-i namusun güzel kızlarını ve karılarını ibâhe eder, belki hamamlarında erkek-kadın beraber çıplak olarak girmelerine izin vermeleri cihetinde, bu fuhşiyatı teşvik eder. Hem, serseri ve fakir olanlara zenginlerin mallarını helâl eder ki, bütün beşer bu musîbete karşı titriyor.

Səs yoxdur