Emirdağ Lâhikası | Mektup 283 - 284 | 359
(359-359)
(283)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim Re’fet, Mehmed Feyzi, Sabri!

Ben şiddetli bir işâret ve ma’nevî bir ihtarla sizin üçünüzden, Risâle-i Nur’un hâtırı ve bu bayramın hürmeti ve eski hukukumuzun hakkı için çok rica ederim ki, dehşetli yeni bir yaramızın tedâvisine çalışınız. Çünkü, gizli düşmanlarımız iki plânı tâkip edip biri, beni ihânetlerle çürütmek; ikincisi, mâbeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Husrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki; Husrev’in bin kusuru olsa ben unun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünkü; şimdi onun aleyhinde bulunmak doğrudan doğruya Risâle-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perîşan edenlerin lehinde bir azîm hıyânettir ki, benim sobamın parçalanması gibi acib, sebebsiz bir hâdise başıma geldi. Ve bana yapılan bu son işkence dahi bu ma’nasız ve çok zararlı tesânüdsüzlüğünüzden geldiğine kanaatım var. Dehşetli bir parmak buraya, hususan altıncıya karışıyor. Beni bu bayramımda ağlatmayınız, çabuk kalben tam barışınız.

Said Nursî


* * *

(284)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Ben bugün yalnız iki-üç kardeşimizin tahliyelerini isterdim. Fakat hakkımızdaki inâyet-i İlâhîyye onların menfaati için geri bıraktı. Ve yirmi gün kadar, bizim bu vaziyetimiz lâzım ve elzemdir. Çünkü bu bayramda beraber bulunmamız hem bize, hem Nurlara, hem hizmetimize, hem ma’nevî ve maddî istirahatımıza ve hacıların duâlarından tam bir hisse almamıza ve Ankara’ya gönderilen Risâle-i Nur’un müsadereden kurtulmasına ve bizim mazlumiyetimize acıyıp Nurlara sarılanların çoğalmasına ve hazır büyük hatâlara rıza ile vatan ve millet ve din hâinlerine dehâlet etmediğimize bir hüccet olması lâzımdı.

Said Nursî


* * *
Səs yoxdur