Emirdağ Lâhikası | Mektup 398 | 495
(495-495)

Evet küfr-ü mutlaka karşı bu ağır şerait içinde Nurlar bu işi görmüş, meydandadır. Demek Nurların kuvveti bu sırr-ı azîmden ileri geliyor. Ben de bütün ruh u canımla yirmi sekiz sene bu işkenceli musîbetlerime razı oldum. Hakkımı helâl ettim. Âdil kadere de derim ki: Müstehak idim senin bu şefkatli tokatlarına... Yoksa gâyet meşru, zararsız, herkesin lillâh için takib ettikleri mübârek mesleğe girseydim, yâni maddî ve ma’nevî hislerimi bütün feda etmeseydim, hizmet-i îmaniyede bu acib ma’nevî kuvveti kaybedecektim. İşte bu kuvvetin bir acib nümunesi ba’zı zâtların ki, ben onların ancak edna bir talebesi olabildiğim halde; onların hakâik-i îmaniyeye dâir bir kitabını birisi okumuş, Risâle-i Nur’un da bir sahifesini okumuş. Risâle-i Nur’un bir sahifesiyle daha ziyâde îmanını kurtardığını ikrar etmiş.


Duanıza muhtaç kardeşiniz
Said Nursî


* * *

(398)



Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelen: Cenâb-ı Hakk’a yüz bin şükür ediyoruz ki, elli beş sene bir gaye-i hayâlim ve hayatımın bir neticesi olan Medreset-üz-Zehra’nın ma’nevî hakîkatını, siz Medreset-üz-Zehra erkânları tamamiyle gösteriyorsunuz.

Sâniyen: Şiddetli hastalık ve sâir sebeblerin te’siriyle ben Nurcu kardeşlerimle konuşamadığımdan ve o musahabeden mahrum kaldığımdan benim bedelime sizler ve Risâle-i Nur’un Kur’ân medresesinde Yeni Said’e verdiği ders: Ve Eski Said’in de Hutbe-i Şamiye ve zeyilleri gibi hayat-ı içtimâîye medresesinde aldığı dersleri ve konuşmaları bu biçâre kardeşiniz bedeline, müştak olduğum kardeşlerimle benim yerimde konuşmalarını tevkil ediyorum.

Səs yoxdur