Emirdağ Lâhikası | Mektup 79 | 116
(116-116)
(79)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim; ve Mübârek Vârislerim; ve Emin Vekillerim!

Evvelâ: Size kat’i haber veriyorum ki; hakkımızda ve Risâle-i Nur hizmetinde, inâyet-i Rabbânîye ve tevfikat-ı Samedaniye devam ediyor. Zahiren çirkin perdeler altında, gâyet güzel neticeler var. Bir zararımıza bedel, yüz menfaat bizlere ihsan ediliyor. Onun için geçici, muvakkat sıkıntılara ve sarsıntılara ehemmiyet vermemek lâzımdır.

Saniyen: Mümkün olduğu kadar “Asa-yı Musa Mecmûası”nı yazmakda fütur ve tevakkuf verilmesin. O kudsî birinci vazifenin pek çok ehemmiyeti var.


Onun hakkında “İmam-ı Ali” (R.A.) demiş.

Size iki Ali’nin on dört parça mübârek risâlelerini tashih edip posta ile gönderdim. Burada hem beni, hem talebeleri şevk ile tam çalıştırdılar. Kastamonu’da imdadıma geldikleri gibi burada dahi o iki kahraman yine imdadıma yetiştiler.

Salisen: Ben burada gerçi pek çok sıkılıyorum. Fakat sizlerin fütursuz çalışmanızı düşündükçe ve iştiyakla beklediğim mülayimane ve tesellikâr mektublarınızı gördükçe, o sıkıntılar gider, bazan sevinçlere inkılâb ederler. Benim mektublarımı yazan, şimdilik yanıma gerçi gelemiyor, fakat şahsî hizmetten başka, Risâle-i Nur’a ait üç dört vazifesi var. Onları, mükemmel yapıyor.

Hem, benim husûsi işlerimi de kapıya gelip; anlar, gider; onları da yapar.

Râbian: Sâir yerlerdeki kardeşlerimiz “Asa-yı Musa” yazmasına başlamışlar mı? Bu birinci vazifeyi eskiden yapan ve yanında mevcud bulunan zatlar, bir cild içine alıp; ikinci vazife-i îmaniye olan mu’cizatları zeyilleriyle beraber tedarikine başlasınlar. Veyahut geri kalanlara yardım etsinler. Elinden geldiği kadar güzel ve tashihli yazılmalı.

Hâmisen: Âlimlerden sonra muallimler risâleye ihtiyaçlarını hissetmeye başladıklarını çok emareler var. Bir emare budur.

İstanbul’da din konferansında okumak niyetiyle “Âyet-ül-Kübrâ” risâlesini istemeleridir.

Səs yoxdur