Emirdağ Lâhikası | Mektup 261 - 262 | 346
(346-346)

Yoksa kat’iyyen bizlere bu sırada büyük zararlar olacağı gibi, Nur dâiresinden ayrılmak ihti’mali var diye titriyorum. Üç gündenberi hiç görmediğim bir sıkıntı beni tekrar sarsıyordu. Şimdi kat’iyyen bildim ki, göze bir saç düşmek gibi az bir nazlanmak sizin gibilerin mâbeyninde hayat-ı Nuriyemize bir bomba olur. Hattâ size bunu da haber vereyim, geçen fırtına ile bizi alâkadar göstermeğe çok çalışılmış. Şimdi, mâbeyninizde az bir yabanilik atmağa çabalıyorlar. Ben sizin hatırınız için her birinizden on derece ziyâde zahmet çektiğim halde, sizden hiçbirinizin kusuruna bakmamağa karar verdim. Siz dahi, haklı ve haksız olsa benlik yapmamak, üstadımız olan şâkirdlerin şahs-ı ma’nevîsi nâmına istiyorum. Eğer o acib yerde beraber bulunmaktan gizli parmaklar karışıyorlar, biriniz Tahirî’nin koğuşuna gidiniz.


Said Nursî


* * *

(261)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Rica ederim, üçünüzün hakkında birbirinden ziyâde gücenmeğe ehemmiyet verdiğimden gücenmeyiniz. Çünkü, Husrev’le Feyzi’de benim gibi insanlardan tevahhuş ve sıkılmak var. Hem birbirine bir derece meşrebce ayrıdırlar. Ve Sabri ise, akraba ve tarz-ı maişet cihetinde hayat-ı içtimâîye ile birkaç vecihde alâkadar ve ihtiyata mecbûrdur. İşte üçünüz bu ihtilâf-ı meslek ve meşreb haysiyetiyle o dağdağalı koğuşda ve sıkıntılı kalabalık içinde her halde tam tahammül ve sabır edemediğinizden ben telâş edip vesvese ediyorum. Çünkü, pek az bir muhalefet bu sırada pek zararı var.

Said Nursî


* * *

(262)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim, Bu Medrese-i Yusufiye’de Ders Arkadaşlarım!

Bu gelen gece olan “Leyle-i Berât” bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev’inden olması cihetiyle “Leyle-i Kadr”in kudsiyetindedir. Her bir hasenin Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berât’da her bir amel-i sâlihin ve her bir harf-i Kur’ân’ın sevabı yirmi bine çıkar.

Səs yoxdur