pek çok teessür ve yazıklarla bu fakir millete acımakla, aynı zamanda bütün ömrümde çekmediğim bir sıkıntı içinde, hiçbir mahkemede benim gibi ihtiyar ve hasta halimde dört buçuk saat mütemadiyen ifademi sual-cevaba mecbûr olduğum bir zamanda, eğer bura adliyesinin insaniyetli ve bir derece şefkati olmasaydı, kat’iyyen dayanamadığım gibi, kat’i karar vermiştim ki, sert bir sözle bu soğukta, bu hastalığımda hapse girmeyi gözüme almıştım. Hattâ bana hizmet edenin birini odamda yatırmak, birine bir tokat vurup benim hizmetim için hapse, yanıma gelmek için karar vermiştik. Fakat bura adliyesinin insaniyeti ve inâyet-i İlâhîyye bana sabır verdi, tahammül ettim.
Bu acib vaziyetin ve asılsız evhamın sebebini merak ettim. “Gençlik Rehberi”nin resmen tab’edilmesi ve intişarı, pek çok mektebleri tenvir etmiş, hattâ Ankara dârülfünûnundaki ve İstanbul Dârülfünûnundaki kıymetdar gençlerin Risâle-i Nur’un esasatını, bu vatan milletinin saadetine bir vesile olduğunu bilmeleri ve pek çok muallimler, hamiyet-i milliye ve vataniye ve haysiyet-i ilmiye cihetiyle Risâle-i Nur’a kemâl-i iştiyak ile alâkadar olmaları, maarif dâiresinin nazar-ı dikkatini celbetmiş, Nurlara karşı bir derece beğenmemek tarzında bir ilişmek istemişler. Hattâ burada “Gençleri elde ediyor. Matbu’ “Gençlik Rehberi” ile mekteb talebelerinin nazarlarını dine çeviriyor.” diye ihbar edilmiş. Bunun üzerine hem bana, hem ekser Risâle-i Nur şâkirdlerine bazı vilâyetlerde ilişilmiş. Halbuki ben, medreseden çıktığım için hocalardan istimdad etmek lâzımken, bütün kuvvetimle maarif dâiresine ve mekteblilere itimad edip onlara dayanmak istiyordum. Çünkü Nur dâiresine girenlerin çoğu mekteblilerdir, hocalar azdır; çoğu çekindiği halde, mektebliler, kemâl-i takdirle Nurlara sahib çıktığından, kalbimden derdim: İnşâallah maarif dâiresi, Nur şâkirdlerini himaye edecek. Ve yardımları beklerken, birden bize bu yeni taarruzun sebebi matbu’ “Gençlik Rehberi”nin âhirinde “Nur şâkirdleri, hükümetin müsaadesine binaen, mümkün olduğu kadar Nur dershâneleri açılmak münasibdir.” diye bizim gizli düşmanlarımız maarif dâiresini aleyhimize çevirmeğe çalışması bir vesile oldu.
Şimdiye kadar o düşmanlarımız, desiselerle kaç def’a adliye cihetiyle bizi perişan etmek istediler, muvaffak olamadılar, bir şey de çıkaramadılar. Sonra muteassıb ve enaniyetli ve resmî makamlardaki hocaları aleyhimize sevketmeye çalıştılar, onda da bir şeye muvaffak olamadılar. Şimdi en ziyâde bana yardıma güvendiğimiz maarif idâresini aleyhimize istimal etmekle,