Kastamonu Lahikası | Mektup 132 | 213
(212-213)

Evet ben müdafaadan vazgeçip Kur’ân’a havale ettiğim aynı zamanda, Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan bu


âyetiyle bizi himâye ve müdafaa etmeye başladığını ve bizi bize bırakmadığını kat’î kanaatım geldi. (Hâşiye) Demek ma’nen Kur’an bize İşârât-ı Kur’aniye’yi bir derece meydana çıkmaya, fakat ehl-i insafa ve Risâle-i Nur’u takdir edenlere karşı bir derece izin veriyor.


Madem İşârât-ı Kur’aniye bazı namahremlerin ellerine girmiş ve tardedilen zayıf hucümlara da maruz kalmış, elbette Risâle-i Nur’un makbuliyetini imza eden İşârât-ı Kur’aniye üç Kerâmet-i Aleviye ve Kerâmet-i Gavsiye ve Lâhika’ya girmiş ve Risâle-i Nur’un kerâmetini göstermiş, altı-yedi fıkra beraber bir ciltte lazım geliyor. öyle ise sizler taksim-ül a’mâl ile bir kıt’ada, başta İşârât-ı Kur’aniye Birinci Şuâ, ve onun başında bu mektubun başında mezkur üç parça ve İşârât-ı Kur’aniyeden sonra üçüncü Kerâmet-i Aleviye, Ondan sonra ikinci kerâmeti Aleviye, ondan sonra birinci kerâmeti Aleviye, ondan sonra Kerâmeti Gavsiye zeyilleriyle (Şamlı ve Rüşdünün fıkraları dahil) sonra lahikadan intihâb ettiğiniz beş-altı fıkra benim için güzelce yazılsın.

Üç Ali, Âtıf, Hüsrev, Sabri gibi kardeşlerim yazıp bize göndersinler. Fakat yazdıkları bütün bir cild içinde olacak. Kahraman Süleyman Rüştü’nün bize ayrıca da gelen tebrikine mukabil üç bayramını birden tebrik ediyoruz.

Müdakkik ve muhakkik Sabri’nin ( ) ve ( ) le cevab istediği mes’elesine: ( )......


Her zamandan ziyâde bu acib ihtikardan, zarûret-i kat’iyye düşen fakirlere ve miskinlere zenginler zekat ile imdadlarına koşsalar, bire yüz kazanırlar. Bu maddî musîbetin bir çâre-i yegânesi (Zekat-ı Şer’î) dir.


Hâşiye: Evet ben de Üstadımın kanaatına kat’î iştirak ediyorum. İncecik bir remiz kanaatımı te’yid etti. Nasıl ki “meyten” lafzı makamıyla Üstadımın ismine îmâ ediyor. ( ) kelimesi de muarızın ismine üç harfiyle gizli remz ediyor. ( ) yerine ( ) gelse (.........) olur.

Feyzi


Səs yoxdur