Emirdağ Lâhikası | Mektup 9 | 16
(15-16)

Halbuki, elli-altmış senelik bir düstûr-u hayatım bunu kabul etmemek iktiza eder. Gerçi Dâr-ül Hikmet-il İslâmiyede bir iki sene maaşı kabul ettim, fakat o parayı kitablarımın tab’ına sarfederek ve ekserini meccanen millete verip, milletin malını yine millete iade ettim. Şimdi eğer mecbûr olsam ve size ve Risâle-i Nur’a zarar gelmemek için kabul etsem, yine ileride millete iade etmek üzere saklayacağım. Zaruret-i kat’iyye derecesinde kendime yalnız az bir parça sarfedeceğim. İşittim ki: Eğer reddetsem; onlar, hususan lehimde iaşem için çalışanlar gücenecekler. Ve aleyhimde olanlar diyecekler: “Bu adam başka yerden iaşe ediliyor.” O bedbahtlar, iktisadın harikulâde bereketini bilmiyorlar ve iki günde beş kuruşluk ekmek bana kâfi geldiğini görmemişler ki, bütün bütün asılsız bir evhama kapılıyorlar. Eğer kabul etsem, yetmiş senelik hayatım gücenecek; ve bu zamandan haber verip, tama’ ve maaş yüzünden bid’alara giren ve ihlâsı kaybeden âlimleri tokatlıyan İmam-ı Ali Radıyallahü Anh dahi benden küsecek ihtimali var; ve Risâle-i Nur’un hakîki ve sâfi olan ihlâsı beni de ihlâssızlıkla ittiham etmek ciheti var. Ben, hakîkaten tahayyürde kaldım. Ben işittim ki; eğer kabul etmesem, beni daha ziyâde sıkacaklar ve belki Risâle-i Nur’un tam serbestiyetine ilişecekler. Hattâ şimdiki tazyikleri, beni o iaşe tekliflerine mecbûr etmek için imiş. Mâdem hal böyledir.


kaidesiyle, zaruret derecesinde olsa, inşâallah zarar vermez. Fakat ben reddettim; re’yinize havale ediyorum.

Aziz kardeşlerim! Beni merak etmeyiniz. Ben her zahmette bir eser-i rahmet ve bir lem’a-yı inâyet gördüğümden, sıkılmıyorum. Sizin gayret ve ciddiyetiniz ve yardımınız, her sıkıntıyı izale eder, daimi sürur verir.

Burada, Abdülmecid (kardeşim) hükmünde ve hânedanı da benim hânedanım olması cihetiyle en çalışkan ve fedakâr Mustafa Acet, hem küçücük bir Husrev, hem küçücük bir Abdurrahman hükmünde Ceylân nâmında çok çalışkan bir çocuk, Risâle-i Nur’a tam hizmet ediyor.

* * *
Səs yoxdur