Emirdağ Lâhikası | Mektup 27 - 28 | 39
(39-39)
(27)

Aziz Kardeşlerim!

Hazret-i Ali Radıyallahu Anh.


fıkrasında “Âyet-ül Kübrâ” yüzünden şâkirdleri bir musîbete düşüp ve onun berekâtiyle emniyet ve selâmete çıkacaklarını kerâmetkârane haber verdiği gibi, “Âyet-ül Kübrâ Risâlesi” nurlar içinde yüzer matbu nüshasiyle serbestiyet noktasında daha ziyâde mevki alması cihetiyle -bu memlekete üç büyük yağmur rahmetine birinci vesile olduğu gibi- ben, dünya halini bilmiyorum, fakat eskiden beri boğazımızı sıkan ve dâima bizi istilâ etmeye fırsat bekliyen ve dehşetli kuvvet alan ve taraftarlar bulan ve bizi istinadsız zanniyle fırsat bekliyenin istilâsından ve esaretinden “Âyet-ül Kübrâ” ve arkadaşlarının serbestiyeti çok hadise ve emarelerle şimdiye kadar Risâle-i Nur -sadaka gibi- belâların def’ine bir vesile olduğundan, bu da bu belâya karşı vesiledir denilebilir. Ve İmam-ı Ali Radıyallahu Anhın



fıkrasında bir vecihde “Âyet-ül Kübrâ Risâlesi” maksud olduğu gibi. Denizli Meyvesinin on bir mes’elesi “Hüccet-ül Bâliğa” on bir hüccetiyle aynen Asa-yı Musa’nın on bir mucizesine tevafuk edip, bu fıkrada aynen Âyet-ül Kübrâ Risâlesi gibi İmam-ı Ali’nin (R.A.) medâr-ı nazarı olduğu kalbime ihtar edildi. Demek “Meyve Risâlesi” Asa-yı Musa gibi çok fir’avnları susturur, mağlup eder. “Âyet-ül Kübrâ”yı tab’ eden kahraman ve mübârek kardeşlerimiz, pek büyük bir hizmet-i Nuriye yapmışlar. Merhum Hâfız Ali’nin (R.A.) hizmet-i Nuriyesi, bununla da devam ediyor.


* * *

(28)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

“Âyet-ül Kübrâ”nın matbu nüshaları perde altında çok hizmet görmüşler. Baştaki ihtarın âhirinde -beyaz yerde- bir hâşiye olarak size altı satır sûretini gönderdik; siz münasib görürseniz yazdırırsınız, hem ıslah ve tashih edersiniz. Benim kat’i kanaatım geldi ki: Bu def’a, “Âyet-ül Kübrâ”yı dikkatle ve muarızları nazara alıp, okudum. Şübhem kalmadı ki, Risâle-i Nur’un çok şiddetli darbelerine karşı muarızlar zaif bahâneler ve sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz kusurları medâr-ı mes’uliyet gördükleri halde, bu dehşetli darbeleri nazara almayıp hem beraatimizi; hem Risâle-i Nur’un serbestiyetini kabul etmelerinin sebebi: Başta “Âyet-ül Kübrâ” olarak Risâle-i Nur’un “Meyve” ve “Hüccet-ül Bâliğa” gibi eczalarındaki harikulâde ve sarsılmaz hakîkatlar onların dehşetli inadlarını kırmasıdır.

Səs yoxdur