Emirdağ Lâhikası | Mektup 138 | 169
(169-169)

Kanaat-ı kat’iyem geldi ki; Hasan Feyzi, aynen şehid Hâfız Ali (R.H.) gibi, benim musîbetimin kısm-ı âzamını kendine alıp ma’nevî bir fedakârlık eylemiş. Hâfız Ali benim bedelime birkaç emare ile berzaha gittiği gibi, bu Hasan Feyzi de aynı hastalığım zamanında, aynı vakitte, aynı müddette, aynı tarzda, aynı sıkıntılı dışarıya çıkmamakda tevafuku kuvvetli bir emaredir ki; bana çok acıyan ve şefkat eden o kardeşimiz, ma’nen hastalığımı kısmen kendine aldı. Bu dört cihetle tevafuk içinde yalnız bir fark var. Benimki zehirden, tesemmümden; onunki soğuktan gelmiştir. Elbette “Hasta Risâlesi” bizim bedelimize onu teselli edip, iyadet-ül-mariz gibi keyfini sormuş ve hastalıktaki büyük sevablar ve sıkıntılarını sürura kalbetmiş. Cenâb-ı Hak, şifa-i âcil ihsan eylesin, âmin.


* * *

(138)

Bir zaman Barla’da temsil için yazdığım bir risâlede: İki adam, İstanbul’a gidecek. Birisinin yüzde doksan dokuz dostu İstanbul’dadır. Onun için oraya iştiyakla gider. Öteki, onun aksi. İlâ âhir.. mealinde birşey yazılmış. Şimdi, aynen bu hastalığımın ihtariyle geçmiş zamana geçtim; ve o zamanlarda hayatımı geçirdiğim memleketlerde de hayalen gezdim. O şirin hayatımın devirlerinde, her memlekette yüz dostumdan ancak bir ikisini görebildim. Ötekiler, berzah memleketlerinde. Hattâ kendi Nurs Köyümde, birtek amucazadem ve talebem Molla Davud (R.H.) da eski ahbablarım, akrabalarım yanına berzaha gittiğini gördüm. Yirmi seneki ayrı ayrı ikinci vatanım sayılan Barla, Kastamonu gibi yerlerde, üç kısım dosttan ancak iki kısmını gördüm; ötekiler de gitmek üzeredirler. Bu hayalî hakîkata binaen, hakîkaten Nurların ışığiyle nurânî gördüğümüz berzaha gitmek, bana değil ağır gelmek; belki bir iştiyak verdi. Benim bedelime hem vazifemi görüp, hem sevab kazandıracak yüzer Husrevler, Tahirîler, Mustafalar, Nazifler, Osmanlar, Abdurrahmanlar, Aliler, Sabriler, Feyziler, Ahmedler, Mehmedler, Âtıflar, Mustafalar, Sâdıklar, Osmanlar ve hakeza... Nurların bahadırları dünyada arkamda kaldıkları, ölümü bana çok hafifleştiriyorlar. Yalnız günah cihetinde ölüyorum, hasenat cihetinde yaşıyorum diye Allah’a hadsiz şükür ediyorum.

* * *
Səs yoxdur