Emirdağ Lâhikası | Mektup 140 | 173
(172-174)

Hakîkaten Mustafa Osman, ehemmiyetli ve çok gayretli iki cenah buldu. Nazifin, Salâhaddin’i ve İbrahim’i gibi; muallim Ahmed Fuad’ı ve dârülfünundaki Mustafa Orucu bulmuş; o iki cenahla, İnşâallah Nur hizmetinde çok iş görecek. Hattâ Mustafa Oruc’la muallim Ahmed Fuad gibi zatların bu sırada te’sirli bir sûrette hizmet-i Nuriyeye geçmeleri, Denizli kahramanı Hasan Feyzi’nin vefat acısını bir derece izale ediyorlar. Küçük İbrahim, Nazif’e ikinci bir Salâhaddin hükmüne geçip çoluk çocuğuyla, kardeşiyle ve refikasıyla Nura ve makineye pek ciddî çalışması, mektubunda namları bulunan Sâlih ve Gülcü Hüseyin ve Osman ve Zühdü ve İzzet ve Ömer ve sâir oradaki Nurcuların sebatkârane, sarsılmadan Nur hizmetinde terakki etmeleri bizleri çok mesrur ettikleri gibi; bu memleketi de ileride çok minnetdar edecekler. Mâşaallah İnebolu, küçük bir Isparta ve tam bir medrese-i Nuriye olduğunu isbat ettiler.

Saniyen: Nurs köyü ve Nursî lâkabımla ve Nurlarla münâsebetdar üniversite mektebinin pek gayretli bir Nurcusu ve bir Abdurrahman ve bir Salâhaddin kabiliyetinde Mustafa Oruc’a evvelce eski harfle gönderdiğimiz mecmûalardan sonra, yeni harfle sekiz dokuz parçayı da, onun istemesi ve “Üniversite talebeleri çok muhtaç ve müştaktır” demesi üzerine gönderdik. Fakat o genç şâkirdin tecrübesi az olmasından, Nurların himayesine kâfi gelmediğinden ve lâyık ellere vermek ve muattal kalmamak için, Nur şâkirdleri hususan İstanbul’a yakın olan veya uğrayan veyahud İstanbul’un içinde bulunanlar, Nurun neşir ve himayesinde ona yardım etmek lâzımdır.

Salisen: Denizli’nin bir ma’nevî kahramanı merhum Hasan Feyzi’nin (R.A.), Isparta kahramanı merhum Hâfız Ali’nin (R.A.) yanına gitmesi gerçi bizi çok müteessir ediyor, fakat onun gâyet has bir talebesi ve Nur’un hâlis bir şâkirdi sıddık Muharremin dediği gibi deriz: “O, bir cihette ölmemiş; belki vazifesini acele bitirmiş, âlem-i berzaha istirahat için gitmiş, terhis edilmiş. Hâfız Ali ile beraber, ma’nen, şefaatleriyle ve bıraktıkları te’sirli Nur Hakkındaki eserleriyle yardım ediyorlar; yine ma’nen Nura çalışıyorlar.” Elbette ma’nevî şehid hükmünde olmalarından, “Meyve”nin On Birinci Mes’elesindeki İlm-i Nahiv talebesinin kendini medresede bildiği gibi; Hâfız Ali ile Nur hakîkatlarının müzakeresi ve vefat eden Nurcuların dâiresinde meşgul olmalarını, merhamet-i İlâhîyeden kuvvetle ümidvarız.

Səs yoxdur