Emirdağ Lâhikası | Mektup 154 | 196
(196-196)

Halbuki Yezid ve Velid gibi habis herifler müstesna, ötekilerin kısm-ı âzamı, “İmam-ı Ali”nin (R.A.) harika kemâlâtına ve kerâmetlerine ve verasetine ilişmek değil; belki yalnız hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye ait idaresine darbe vurmağa çalışmışlar, hata etmişler.

Hâricî ve büyük bir düşmanın hücumu zamanında, dâhilî küçük düşmanlıkları bırakmak elzemdir. Yoksa, hücum eden büyük düşmana yardım hükmüne geçer. Bunun için dâire-i İslâmiyede eskidenberi tarafgîrane birbirine mukabil, muarız vaziyetini alan ehl-i İslâm, o dâhilî düşmanlıkları muvakkaten unutmak maslahat-ı İslâmiye muktezasıdır.

* * *

(154)

Aziz, Sıddık, Bahtiyar Kardeşim Süleyman Rüştü!

Seni ve kardeşin kahraman Burhan’ı ve senin iki mübârek, ma’sûm evlâdını ve senin hane halkını, Risâle-i Nur nâmına ve umum şâkirdler hesabına, ruh u canımızla sizi tebrik ediyoruz. Böyle kudsi ve dâimî sevab kazandıracak uhrevi bir hizmete muvaffakiyetinizi, Isparta ve bu memleket istikbalde alkışlayacaktır. Size çok hayırlı duaları kazandıracak. İnşâallah, “Zülfikâr” gibi daha çok emsaline muvaffak olursunuz. Bu acib şerait içinde bu fevkalâde muvaffakiyet; hem “Zülfikâr”ın, hem sadâkatınızın bir kerâmetidir. Çok mübârek olan senin ru’yan ki, emr-i İlâhî ile, Kur’ânı, Hazret-i Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâma vermek, Hazret-i Cebrailin vazifesinin bir cilvesidir. İşarettir ki, bu hizmetiniz; hem rıza-yı İlâhîyyeye, hem rıza-yı Peygamberîye (A.S.M.) muvafıkdır. Mu’cizat-ı Kur’âniyeyi, Mu’cizat-ı Ahmediye vasıtasiyle ümmet-i Muhammediyeye (A.S.M.) tebliğ etmek ma’nasiyle senin ru’yan tâbir edilir.

Nasıl, bir küçük cam parçasında güneşin bir timsali, ziyasiyle o elindeki camı tutanla münâsebetdar olur; bir nevi muhabere eder. Öyle de husûsi bir tecelli ile, rü’yalarda -selef-i salihîn de bu çeşit ru’yalar görülmüş- makbuliyet ve rıza alâmetidir. Hazret-i Peygamberin (A.S.M.) yanında gördüğün adam da, Nur ve Risâle-i Nur Şâkirdlerinin şahs-ı ma’nevîsidir.

* * *
Səs yoxdur