Emirdağ Lâhikası | Mektup 188 | 228
(228-229)

Saniyen: Kastamonu’nun Husrevi Mehmed Feyzi’nin hiç sarsılmadan kemâl-i iştiyakla Nurlara çalışması ve çalıştırılması ve okutmasını gösteren Nihad’ın ve Abdurrahman İhsan’ın mektubları gösterdiği gibi, oradan gelenler de aynı haberi veriyorlar. Tam şâkirdliğini yapıyor, Allah muvaffak eylesin, âmin!

Ve Nur’un kahramanlarından Mustafa Osman’ın Karabük’de perde altında faaliyetle Nur’a hizmetini ve o havalideki ve Eflânideki şâkirdlerin şevk ve gayretini Leyle-i Kadir’leriyle beraber tebrik ediyoruz.

* * *

(188)

Eğer kolay ise, İstanbul’a gönderilen kitablar buraya da uğrasa münasib olur. Benim için de yirmi otuz nüsha İstanbul’da cildlense, bana gönderilse iyi olur. Şimdilik fiatı elimde yoktur ki göndereyim; hem çoklara da hediye vermeğe mecbûr oluyorum.

Nurların erkânlarından bir iki doktor, benim hastalığımın şiddetiyle beraber o hâlis, sâdık zatlara hastalık noktasında müracaat etmeyip ve ilâçlarını da yemeyip çok ağır hastalıklar içinde onlarla meşveret etmiyerek ve şiddet-i ihtiyacım ve elemlerim içinde yanıma geldikleri vakit, hastalığa dair bahis açmadığımdan endişeli bir merak onlara geldiğinden, sırlı bir hakîkatı izhara mecbûr oldum. Belki size de faidesi var diye yazıyorum. Onlara dedim ki:

“Hem gizli düşmanlarım, hem nefsim; şeytanın telkiniyle zaif bir damarımı arıyorlar ki, beni onunla yakalayıp Nurlara tam ihlâs ile hizmetime zarar gelsin. En zaif damar ve dehşetli mâni, hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verdikçe, hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir; mecbûriyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebid bir hâkim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilâçlara itaate mecbûr ediyor. Bu ise; fedakârane, ihlâsla hizmete zarar verir.

Hem gizli düşmanlarım da bu zaif damarımdan istifadeye çalışmışlar ve çalışıyorlar. Nasılki korku ve tama’ ve şan ü şeref cihetinde çalışıyorlar. Çünkü insanın en zaif damarı olan korku cihetinde bir halt edemediler, idamlarına beş para vermediğimizi anladılar.

Səs yoxdur