Emirdağ Lâhikası | Mektup 201 | 243
(243-243)

Cüz’î, fakat elîm bir tarzda bir plân ile, çok evhama ve iftiralara medar olabilir bir hadiseyi, bir biçâre muhakemesiz bir adamın vasıtasiyle yaptırdılar ki, burada Nurun en mühim ve vazifesi en ehemmiyetli bir şâkirdini, tam hânesinin yanında dört gülle ile, o biçâre adam yaralanıyor. Doktor “Yüzde yüz ölecektir” diyor. O mecruhun tarafında dâvâ edecek, resmî, gayr-ı resmî çok adamlar varken ve yüzde doksan o ehemmiyetli şâkirde isnad etmek ve o vesile ile hânesindeki bütün Nur Risâlelerini ve mektublarını taharri bahânesiyle elde etmek yüzde doksan ihtimali varken ve o vasıta ile beni ve Nurcuları alâkadar etmek ve o ma’sûm şâkirdi de acib iftiralarla lekedar etmek, esbablar olduğu halde,


sırriyle yine inâyet-i İlâhîye imdada yetişti. O adam tam yüzünden dört gülle ile yakından vurulduğu halde ölmedi. Ve harika bir sûrette hiçbir şahid bulunmadı. Hiçbir emare bulunmadı. O vurulan adam, ne mahkemeye, ne babasına, ne kardeşlerine, kim vurduğunu ısrar ettikleri halde söylemedi, yani söylettirilmedi. Eğer söylese idi, habbeyi kubbe yapan münafıklar, acib iftiralar edeceklerdi. Cenâb-ı Hak, ihsan ve keremiyle Nurları ve Nurcuları himaye edip, o hadise ve o bombanın patlaması bize zarar vermedi. Kat’i kanaatımız gelmiş ki, bu bir kerâmet-i Nuriyedir. Hem o adam Nurların bir parçasını okuduğu cihetiyle, onun kerâmetiyle hayatını kurtardığı gibi, ondan aldığı cüz’î bir ders-i hakîkat hissiyle, o elîm vaziyetinde ve inadçı tabiatında, yine Nurlara zarar gelmemek için susturuldu. Ne mahkemeye, ne akrabasına söylettirilmedi. Fakat benim yanıma bir def’a geldiği ve istikamete söz verdiği halde yanlış hareket ettiği için tokat yedi. Hattâ ittihama ma’rûz olabilir şâkirdin de, kemâl-i sadakat ve ihlâs içinde ba’zı lâkaydlıkları yüzünden bir şefkat tokadı yediğini anladık.


* * *

(201)

(HÜVE NÜKTESİ’NİN ÂHİRİNDE BU PARÇA YAZILACAK)

Gördüm ki; âlem-i misal, nihayetsiz fotoğraflar, ve herbir fotoğraf, hadsiz hadisat-ı dünyeviyeyi aynı zamanda hiç karıştırmayarak alıyor. Binler dünya kadar büyük ve geniş bir sinema-i uhreviye ve fâniyatın fâni ve zâil hallerini ve vaziyetlerini ve geçici hayatlarının meyvelerini sermedî temaşagâhlarda ve Cennette saadet-i ebediye ashablarına da dünya maceralarını ve eski hatıratlarını levhalariyle gözlerine göstermek için pek büyük bir fotoğraf makinesi olarak bildim.

Səs yoxdur