Emirdağ Lâhikası | Mektup 210 - 211 | 257
(257-257)
(210)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Hadsiz şükür olsun ki, Risâle-i Nur’un Haremeyn-i Şerifeynce makbuliyetine bir alâmet şudur ki: Denizli kahramanı Hâfız Mustafa, İstanbul’dan aldığı “Zülfikâr” ve “Asa-yı Musa” ve “Sirâcınnûr”u ki Hindistan ulemasına gönderilecekti, onları alıp yolda bazı hacılara okutup, beraber Medine-i Münevvere’de Keşmir’li gâyet meşhur bir âlim ve Türkçe de güzel bilen zata teslim etmiş. O zatın da çok takdir edip kat’i te’minat ile Hindistan ulemasının merkezine göndereceğini ve Medine-i Münevvereye mahsus olan mecmûalar da yetiştiğini ve sâir yerlere de gönderilen mecmûalar selâmetle yetiştiğini, Denizlili Hâfız Mustafa’ya beraber arkadaş olup ve yolda Nurları okuyarak giden hem genç, hem Nurcu iki Afyonlu hacı ve başka hacılar, bu müjdeli haberi bana getirdiler, ve hariçte Risâle-i Nur’un ehemmiyetli revacını ve makbuliyetini müjdelediler. Yalnız Cami-ül Ezher’e gidecek üç mecmûadan “Zülfikâr” burada kaldı, gönderemedik; ikisi gitmişler. Bunun hikmeti şudur ki: “Zülfikâr” ilmî bir geniş dersdir. Âlem-i İslâmın medrese-i Kübrâsı olan Cami-ül-Ezhere ders sûretiyle göndermek münasib olmadığı gibi, hem orada kolera hastalığının istilâsiyle elbette “Zülfikâr,” lâyık olduğu dikkat-i nazara bu sırada alâkadarane mazhar olamayacaktı.

* * *

(211)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Nurun ehemmiyetli kahramanlarından, Nûrun ehemmiyetli mecmûalarını Mekke-i Mükerreme’ye götürüp gâyet büyük bir Hindli âlim Ahmed Ali Şimşirî’ye teslim edip, hem Hindçe tercüme etmeğe ve Hind’e de göndermeğe te’minat alan kardeşimiz Hâfız Mustafa’ya binler Barekâllah ve Maşâallah ve Es’adekâllah deriz. Medreset-üz-Zehra, Mekke-i Mükerreme’deki o büyük zatla muhabere etsin. Adresi şudur: “Mekke-i Mükerre-mede Bab-üs-Selâmda Ahmed Ali Şimşirî” diye mektub yazabilirsiniz.

Saniyen: Bu def’aki hadise, bir habbeyi, evham yüzünden çok kubbeler yaptıklarını öğrendik. Bir emâresi de şudur: Dâhiliye vekilinin emriyle gece içinde Afyon valisi, emniyet müdüriyle buraya gelip gecede menzilimi basmak istemişler, müdde-i umûmî muvafakat etmediğinden sabaha kadar bekleyip en ziyâde aleyhimizde bulunan iki adamı tayin edip, kilidimi kırıp füc’eten baskın vermeleri; hem aynı gün (Hâşiye) faytonla çıktığım vakit


Hâşiye: Evet, buradaki Nur şâkirdleri nâmına tasdik ediyoruz, hadise aynen vukubuldu.

evet evet evet evet evet evet
Terzi Mustafa, İsmail, Mustafa, hizmetkârı, Nuri Hayri, ve Halil


Səs yoxdur