Emirdağ Lâhikası | Mektup 231 | 319
(319-319)

Hattâ oranın müdde-i umumuna gösterilsin. Hem bir nüsha avukatımıza bizzat verilsin ve ayrı bir nüsha da müdüre verip, tâ onu da dâva vekilimize o versin. Hem Ankara makamatına yeni harfle beraber eski harfle, Denizli’de olduğu gibi, gönderilecek. Mümkün ise, beş nüsha makamata hazırlansın. Çünkü müsadere edilen Nurlar, eski harfle o makamata, hususan Diyânet Riyâseti hey’etine gönderilmiş, sonra buraya gelmiş. Hem vekilimiz Ahmed Bey’e haber veriniz ki, müdafaayı makine ile yazdığı vakit sıhhatine pek çok dikkat etsin. Çünkü, ifadelerim başkasına benzemiyor. Bir harfin ve ba’zan bir noktanın yanlışiyle bir mes’ele değişir, ma’na bozulur. Hem buraya gelen iki makine, size müsaade verilmezse geri gitsinler. Hem telâş edip sıkılmayınız, me’yus olmayınız,


sırriyle, inâyet-i İlâhîyye inşâallah çabuk imdadımıza yetişir.


* * *

(231)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Risâle-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak sûretindeki meşguliyet; tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücûda sıhhat veriyor. Şimdi Husrev gibi Nur kahramanı size ihsân edildi. İnşâallah bu medrese-i Yusufiye dahi, Medreset-üz-Zehra’nın bir mübârek dershânesi olacak. Ben şimdiye kadar Husrev’i ehl-i dünyaya göstermiyordum, gizlerdim. Fakat neşredilen mecmûalar, onu ehl-i siyasete tamamiyle gösterdi, gizli birşey kalmadı. Onun için ben onun iki üç hizmetini has kardeşlerime izhar ettim. Hem ben, hem o, daha gizlemek değil, lüzum ise aynı hakîkat beyan edilecek. Fakat şimdilik karşımızda hakîkatı dinleyecekler içinde, dehşetli ve tezâhür etmiş iki muannid; hem zındık, hem komünist hesabına -biri Emirdağ’ında ma’lûm olmuş, biri de burada -gâyet dessasane, aleyhimizde iftiralarla me’murları ürkütmeğe çalışıyorlar. Onun için biz şimdilik çok ihtiyat edip telâş etmemek ve inâyet-i İlâhîyye’nin imdadımıza gelmesini tevekkül ile beklemek lazımdır.

* * *
Səs yoxdur