Emirdağ Lâhikası | Mektup 269 - 270 | 351
(351-351)

Hem çirkin, hem güzel, hem kederli, hem ferahlı şeyler beraber bulunur. Âkıl odur ki; ferahlı ve güzel şeylerle meşgul olup çirkin, sıkıntılı şeylere ehemmiyet vermez, şekva ve merak yerinde şükreder, sevinir.

Said Nursî


* * *

(269)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Yarın gece Leyle-i Kadir olmak ihti’mali çok kuvvetli olmasından bir kısım müctehidler o geceye Leyle-i Kadri tahsis etmişler. Hakîki olmasa da, mâdem ümmet o geceye o nazarla bakıyor. İnşâallah hakîki hükmünde kabule mazhar olur.

Sâniyen: Sarsıntılı olan altıncıdaki kardeşlerimizin istirahatlarını merak ediyorum. Bir parmak hariçten hapse, hususan altıncıya karışıyor, oradaki kardeşlerimiz dikkat ve ihtiyat edip hiçbir şey’e karışmasınlar.

Sâlisen: Avukata, reise okutmak için parçayı gönderdiniz mi? Hem Halil Hilmi, vahdet-i mes’ele itibariyle yalnız Sabri’nin değil, belki umumumuzun avukatıdır. Ben bu nazarla ona bakıyordum. Şimdi umumumuzun hesabına birinci avukatımıza tam yardım etsin.

Râbian: Taşköprülü Sâdık Bey’in mukaddemesini istinsah için Sabri’ye vermiştim. Eğer yazılmışsa, tashihden geçen parça ona gönderilecek. Yeni yazılan bir sûreti bana gönderilsin. Hem Sâdık’ın manzumeciği yanımda bir sûreti var, sizde yoksa göndereceğim.

Said Nursî


* * *

(270)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Hem sizin, hem hapisteki arkadaşlarınızın bayramınızı tebrik ederiz. Siz ile bayramlaşanı, aynen benimle bayramlaşmış gibi kabûl ediyorum ve umûmiyle bizzat bayram ziyaretini yapmışım gibi biliniz, bildiriniz.

Səs yoxdur