Emirdağ Lâhikası | Mektup 293 | 364
(364-364)

Birden, bu sabah kalbe ihtâr edildi ki: Siz bu şiddetli imtihana girmek ve inceden inceye sizi kaç def’a “altun mu, bakır mı?” diye mehenge vurmak ve her cihetde sizi insafsızca tecrübe etmek ve “nefislerinizin hisseleri ve desîseleri var mı yok mu?” üç dört eleklerle elenmek; hâlîsane, sırf hak ve hakîkat nâmına olan hizmetinize pekçok lüzumu vardı ki; kader-i İlâhî ve inâyet-i Rabbânîye müsaade ediyor. Çünkü, böyle meydan-ı imtihanda inatçı ve bahâneci insafsız muârızların karşısında teşhir edilmesinden herkes anladı ki; hiç bir hile, hiç bir enâniyet, hiç bir garaz, hiç bir dünyevî, uhrevî ve şahsî menfaat karışmayarak, tam hâlis, hak ve hakîkattan geliyor. Eğer perde altında kalsaydı çok ma’nalar verilebilirdi. Daha avâm-ı ehl-i îman îtimad etmezdi. “Belki bizi kandırırlar.” der ve havas kısmı dahi vesvese ederdi. Belki ba’zı ehl-i makamat gibi kendilerini satmak, îtimad kazanmak için böyle yapıyorlar diye daha tam kanâat etmezlerdi. Şimdi imtihandan sonra, en muannid vesveseli dahi teslime mecbûr oluyor. Zahmetiniz bir, kârınız bindir. İnşâallah.

Said Nursî


* * *

(293)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Esâretimdeki hâdisenin gazete ile ilânı, şiddetli yasaklarla ahâliyi her tarafta bizden kaçırmağa çalışmakla beraber teveccüh-ü âmmeyi ziyâdeleştirmiş. Bize, hususan şahsıma ihânet etmeğe tarafdar üç resmî adam dün avluda demişler: “Said pencereden göründüğü vakit ahali toplanıp ona bakıyor, pencerede durmasın. Yoksa koğuşunu değiştiriniz.” diye baş gardiyan söyledi. Hiç merak etmeyiniz. Ben her sıkıntıya tahammüle karar vermişim. Duânız bereketiyle inşâallah sıkıntılar sevinçlere dönecekler.

O esâret hâdisesi aslı doğrudur. Fakat, şâhidim olmadığından tafsîlen beyan etmemiştim. Yalnız bir manga beni îdam etmek için geldiğini bilmiyordum, sonra anladım. Ve Rus kumandanı tarziye için Ruşça bir şeyler söyledi, ben bilmedim. Demek hazır bulunan ve bu hâdiseyi gazeteye ihbar eden müslüman yüzbaşı anlamış ki, kumandan tekrar tekrar “affet!” demiş.

Kardeşlerim, ben Nurlarla meşgul oldukça sıkıntılar azalıyor. Demek vazifemiz Nurlarla iştigaldir ve geçici şeylere ehemmiyet vermemek ve sabır ve şükretmektir.

Said Nursî


* * *
Səs yoxdur