Emirdağ Lâhikası | Mektup 370 | 434
(433-434)

Koca Çin’i kendine tâbi’ yapan bir kuvveti, buradaki yirmi milyon Müslüman’a karşı âdeta mağlub bir vaziyette tecavüzden durduran, maddî kuvvetler, haricî-dahilî tedbirler, ittifaklar değil; belki yalnız Kur’ân ve îmanın hakîkatları, onların en büyük kuvveti olan ma’nevîyat-ı kalbiyeyi tahribatlarına karşı sed çekmesi ve ma’nevî yaralarını tedavi etmesidir. Ve yeni hükümetin Maarif Vekili bu hakîkatı hissetmiş ki, seleflerine muhalif olarak en ziyâde îman hakîkatlarının neşrine, din derslerine ehemmiyet veriyor. Hattâ büyük bir ehemmiyetle şimdi de Şark Dârülfünunu -tâbirlerince Doğu Üniversitesi- için yüz bin lira tahsis edildiğini gazeteler yazmış. Hem mezkûr hakîkatı; hem Ankara, hem İstanbul Üniversiteleri o dehşetli, tahribatçı kuvvete karşı hem vatanı, hem gençliği kurtaracak hakâik-i Kur’âniye ve îmaniye olduğunu kat’iyyen bildiler ki, Ankara’daki Üniversiteliler bin yedi yüz imza ile Maarif Vekili’nin din derslerini cebrî mekteblere koyması için tebrik etmişler. Ve İstanbul Üniversitesi’nde yeni hükümetin en mühim bir rüknüne demişler ki:

— Anadolu’da din lehinde kuvvetli bir cereyan var... Onlara da solcular gibi bir derece meydan vermeyeceğiz. Demesine mukabil; o üniversitenin mümessili, din neşriyatı yapanlar aleyhinde olduğu halde, o reîse demiş ki:

— Eğer dediğin o cereyan Risâle-i Nur ise, ne siz ve ne de Avrupa onu mağlub edemez.

Bu mes’ele münâsebetiyle meslek ve meşrebime muhalif olarak Eski Said’in bir iki dakika kafasını başıma alarak diyorum ki:

Küfür ile îman ortası yoktur. Bu memlekette İslâmiyet’e karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası üç meslek îcab ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var. Sağ İslâmiyet, sol komünistlik, ortası da Nasraniyet diyebilirler. Fakat bu müslüman vatanda küfr-ü mutlaka karşı îman ve İslâmiyet’ten başka bir din, bir mezheb olamaz. Olsa, dini bırakıp komünistliğe girmektir. Çünkü hakîki bir Müslüman hiçbir zaman Yahudi ve Nasrani olamıyor. Olsa olsa dinsiz olup tam anarşist olur.

İnşâallah, Maarif ve Adliye vekilleri gibi sâir erkânlar da bu ehemmiyetli hakîkatı tam anlayacaklar. Sağ-sol tâbiri yerine, hak ve hakîkat ve Kur’ân ve îman kuvvetine dayanıp bu vatanı küfr-ü mutlaktan, anarşilikten, zındıkadan ve onların dehşetli tahribatlarından kurtarmağa çalışmalarını rahmet-i İlâhîyeden bütün ruh u canımızla niyaz ve rica ediyoruz.

* * *
Səs yoxdur