Zâten ben, tam bir haps-i münferidde yirmi senedenberi azab çekiyorum. Bu halden fazla bana tecrid ve tarassudlar ile sıkıntı vermek ise, Gayretullaha dokunup, bir belâya vesile olmasından korkulur. Mahkemede dediğim gibi, nasılki dört def’a dehşetli zelzeleler, bize zulmen taarruzun aynı zamanında gelmesi gibi, pek çok vukuat var. Hattâ tahmin ederim ki; benim hukukumu muhafaza ve beni himaye etmek için çok güvendiğim Afyon Adliyesi, Denizli Mahkemesindeki Risâle-i Nur hakkında müracaatıma bil’akis ehemmiyet vermedi, beni me’yus etti; adliyenin yangınına bir vesile oldu ihtimali var.
Ben derim ki: Benim hakkımda vicdanlı ve insaniyetli olan bu kazanın hükümeti, zabıta ve adliyesiyle beraber beni tam himaye etmek en ehemmiyetli bir vazifesidir. Çünkü, yirmi senelik bütün eserlerimi ve mektublarımı üç adliye ve merkez-i hükümet dokuz ay tedkikten sonra beraatımıza ve tahliyemize karar verildi.
Fakat, ecnebi menfaati hesabına ve bu millet ve bu vatanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite, bizim beraatımızı bozmak için, her tarafta habbeyi kubbe yaparak bir kısım memurları aleyhime evhamlandırdılar. Bir maksatları; benim sabrım tükensin, artık yeter dedirtsinler. Zaten onların şimdi benden kızdıklarının bir sebebi, sükûtumdur; dünyaya karışmamaklığımdır. Âdeta “ne için karışmıyor tâ karışsın, maksatımız yerine gelsin” diyorlar.. Aleyhime hükümetin bir kısım memurlarını evhamlandırmakta istimal ettikleri bir iki desiselerini beyan ediyorum:
Derler: “Said’in nüfuzu var. Eserleri hem te’sirli, hem kesretlidir. Ona temas eden, ona dost olur. Öyle ise, onu herşeyden tecrid etmek ve ihanet etmekle ve ehemmiyet vermemekle ve herkesi ondan kaçırmakla ve dostlarını ürkütmekle nüfuzunu kırmak lâzım” diye hükümeti şaşırtır, beni de dehşetli sıkıntılara sokarlar.
Ben de derim: Ey bu millet ve vatanı seven kardeşler! Evet, o münafıkların dedikleri gibi, nüfuz var; fakat benim değil, belki Risâle-i Nur’undur. Ve o kırılmaz; ona iliştikçe kuvvetleşir. Ve millet ve vatan aleyhinde hiçbir vakit istimal edilmemiş ve edilmez ve edilemez. İki adliye, on sene fasıla ile şiddetli ve hiddetli yirmi senelik evrakımı tedkikat neticesinde, bir hakîki sebep cezamıza bulmaması, bu dâvâya cerhedilmez bir şahittir. Evet eserler te’sirlidir. Fakat, millet ve vatanın tam menfaatine hiçbir zarar dokundurmadan yüz bin adama kuvvetli îman-ı tahkikî dersi vermekle, saadet ve hayat-ı ebediyelerine tam hizmette te’sirlidir.