İkinci mübârek mektubunuzda: Siz sevgili üstadımızın Van, Bitlis’de tedrisde bulunduğunuz talebelerinizle birlikte etraflarında bulunan ehl-i îmanı titreten Ermeni, Taşnak fedâilerine karşı çıkıp o fedâileri durdurup dağıtmağa mecbûr eden siz sevgili üstadımızdaki ve talebelerinizdeki hârika kuvvet; küçücük, fâni dünya hayatı ile menfî milliyetin muvakkat menfaati ve selâmeti için Ermeni fedâilerinde görülen hârika fedakârlığa mukabil, hayat-ı bâkiyeye ve İslâm millet-i kudsiyesinin müsbet menfaatlerine çalışan ve ecel birdir îtikad eden ve üstadlarına olan şiddet-i râbıtaları fedâilik derecesine varan talebelerinizin birkaç sene mevhum ömürlerini milyonlar sene bir ömre ve milyarlar dindaşların selâmetine ve menfaatine müftehirane fedâ etmelerinden mütevellid olduğu kırk sene evvel siz segili üstadımızdan sorulan bir suâle cevab olarak bildirilmektedir.
Üçüncü mübârek mektubunuz: Dokuz aydan beri temâdi eden pek acib tecridinizle beraber, teselli ve ünsiyet ihtiyacını tevlid eden hastalığınız içinde neden bu tâzib oluyor... diye siz sevgili üstadımızın kalb-i mübâreklerine gelen şekvâya bir ihtar olup inatçı, bahâneci insafsız muârızlar karşısında girdiğimiz bu şiddetli imtihanda altun olanlar bakır olanlardan ayrılmak için mehenge vurulmak ve insafsız bir tecrübe ile nefislerin hisseleri olup olmadığı bilinmek için eleklerle elenmek, sırf hak ve hakîkat nâmına olan hâlîsane hizmetimize pek çok lüzumu olduğu için kader-i İlâhînin ve inâyet-i Rabbânîyenin bu dehşetli tazyika verdiği müsaade, hiç bir hile, hiç bir enâniyet, hiç bir garaz, hiç bir dünyevî ve uhrevî menfaat karışmayarak yapılan ve tam hâlis ve hak ve hakîkattan gelen ve şimdi en muannid ve vesveseli olanları dahi teslime mecbûr eden ve bir zahmete mukabil inşâallah bin kâr bırakan bu hizmetimiz eğer perde altında kalsaydı, çok ma’nalar verilmekle beraber avâm-ı ehl-i îman ile havas kısmı birer bahâne ile tam kanâat etmeyeceklerinden olduğu bildirilmektedir.
Dördüncü Mektub olan nüktesi ise
ve
kelime-i kudsiyeleriyle maddî cihetinde lâfzında siz sevgili üstadımızın bir seyahat-ı hayâliye-i fikriyelerinde, hava sahifesinin mütalâalariyle görülen zarif bir nükte-i tevhidde îman mesleğindeki gâyet derecede kolaylık ile meslek-i dalâletteki nihayetsiz müşkülât, kısa bir işâretle beyân edilmiş. Kudret-i İlâhîyyenin bir arşı olan bir avuç toprakta konulan muhtelif tohumların mahiyetlerinde ve emir ve irâdenin diğer bir arşı olan havanın bir parçasında neşv ü nemâ bulan lâfzında görülen hârikalar, esbaba verildikçe, dehşetli müşkilâtın zuhuru ve Vâhid-i Ehade verildikçe fevkalâde suhûletin vücûdu,