Emirdağ Lâhikası | Mektup 204 | 247
(247-249)

Râbian: Bu dakikada aldığım Kastamonu Husrev’i Mehmed Feyzinin tebrik ve Nur fütuhatının müjdelerini havi parlak, güzel mektubunu aldım; ve o kıymetli kardeşimiz başta olarak Hilmi, Emin, Beşkardeşler, Ulviyeler, Zehralar, Lütfiyeler gibi Nurcu hemşirelerimizin hem leyali-i aşerelerini, hem bayramlarını ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Hem Hulûsi’nin, hem Feyzi’nin mektublarını leffen gönderiyoruz.

* * *

(204)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: “Nur’un ehemmiyetli ve çok hayırlı bir şâkirdi, çokların nâmına benden sordu ki: Nurun hâlis ve ehemmiyetli bir kısım şâkirdleri, pek musırrane olarak âhirzamanda gelen Âl-i Beytin büyük bir mürşidi seni zannediyorlar ve o kadar çekindiğin halde onlar ısrar ediyorlar. Sen de bu kadar musırrane onların fikirlerini kabul etmiyorsun, çekiniyorsun. Elbette onların elinde bir hakîkat ve kat’i bir hüccet var ve sen de bir hikmet ve hakîkata binaen onlara muvafakat etmiyorsun. Bu ise bir tezaddır, herhalde hallini istiyoruz.”

Ben de bu zatın temsil ettiği çok mesaillere cevaben derim ki: O has Nurcuların ellerinde bir hakîkat var. Fakat iki cihette bir tâbir ve te’vil lâzım:

Birincisi: Çok def’a mektublarımda işaret ettiğim gibi, Mehdi-i Âl-i Resulün temsil ettiği kudsi cemâatinin şahs-ı ma’nevîsinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemâati yapacağını rahmet-i İlâhîyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu beşer içine intişar etmesiyle, her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini tam susturacak bir tarzda îmanı kurtarmaktır. Ehl-i îmanı dalâletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem her şeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdinin o vazifesini bizzat kendisi görmeğe vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilâfet-i Muhammediye (A.S.M.) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor.

Səs yoxdur