Hiç unutmadığım sebatkâr, ciddî kardeşlerime, husûsan ikinci vatanım Barla’daki vefadar sıddıklara pek çok selâm ve dua ederim. Binler hasret ve iştiyakla sizleri düşünen ve her yirmi dört saatte belki yüz def’a dua ile tahattur eden ve duanıza muhtaç olan
Said Nursî
Ey Fedakâr Kardeşlerim!
Sizinle dört-beş kelime konuşacağım:
Birincisi: Bu def’aki mektubunuzun verdiği şevk ve sürûr ile derim ki: Ben, hizmet-i Kur’aniyedeki tam Sadâkat ve gayret ve sebat ve metânetinizi gördükten sonra tam bir istirahat-ı kalb ile mevti ve eceli kabul eder, “Arkamda siz varsınız, yeter” diyerek dünyadan sürûrla vedaya hazırım.
İkincisi: Burada Âyet-ül Kübra’nın birinci tebyizi, aynen bir sene sonra, oradaki birinci tebyiz gibi, Âyet-ül Kübra’nın nâmına tevafuku var. İki tevafukun tetabuku, tesâdüfe havalesi imkansız bir keyfiyet olmakla kalemi, zülfikar-misal zâtın kalemiyle otuz üç kelime-i tevhidin tevafukundaki gaybî imzayı cidden tenvir ve tasdik eder.
Üçüncüsü: Hatırımdan çıkmayan Hafız Tevfik ve kardeşi Risâle-i Nur’a hizmetleri büyüktür. Fazla bir ihtiyat cihetinde çekinmesi, kuvvetle ümit ederim ki, zâhiridir ve kalben sadâkatta devam ederler.
Dördüncüsü: Ben, üç senedir burada herşeyden tecrid edildim. Tahammülsüz tazyik altında bulunduğumdan, sizin ile muhabere edemedim. Burada emsâlsiz bir evham hükmediyor. Mümkün olduğu kadar, Eşrât-üs Saat buradan gönderildiğini demeyiniz. Belki, onun bir eseridir, başka yerden elimize geçmiş deyiniz.