Hâfız Mustafa’nın bizce pek çok ehemmiyetli olan mektubu, çoktanberi beklediğim bir hakîkatı gösterdi ki; Risâle-i Nur dâiresindeki şâkirdler, istişâre sûretinde, tab’etmek gibi çok ehemmiyetli işleri görmeye başlamalarıdır.
KISACIK KONUŞACAĞIM
Birincisi: Medrese-i Nuriye’nin mürşidi, müessisi ve müdebbiri Hacı Hâfız kardeşimizin bu def’a üçüncü olarak bir teberrükünü gördük. Tâ Barla’da iken, tatlı lokmaların kerâmetli, acib bereketi ve Isparta’da İktisad Risâlesi’ni tatlılaştıran iki buçuk okka balın hârika bir hâdiseye sebebiyet vermesi, Şimdi ben tahmin ediyorum, o bal da onun imiş; fakat tam tahattur edemiyorum. bu üçüncü def’a da, pek mübârek ve ma’sûm hatırlarını ve iltifatlarını temsil eden ve parçalanmayan bir hediyeyi göndermiş. Altmış senelik bir kâide-i hayatiyemi, onun hatırı için, o kâidemin hatırını kırdım. Şahsıma değil, belki talebelere sarfetmek niyetiyle, Risâle-i Nur hesabına o tek altunu kabul ettik.
İkincisi: Âtıf Hasan’ın hakîkaten fevkalâde yazdığı tevafuklu Mu’cizat-ı Kur’aniye’yi, o gittikten sonra temaşa ettim. Elimden gelseydi, herbir yaprağına mukabil bir lira verecektim. İnşâallah o nüsha ile binler adam istifade edip, onun hayat-ı bâkiyesine bir çeşme hükmünde vâridat verecek. Hüsrev’in ve kahraman Tahirî’nin bir üçüncüsü oluyor.
Üçüncüsü: Risâle-i Nur’un eski ve ehemmiyetli ve çalışkan bir şâkirdi olan Kâtib Osman’ın sadık ve hikmetli rü’yası ve mutabık ta’biri onları müferrah ettiği gibi, bizleri de mesrûr eyledi. Ve o mektubuyla, merak ettiğim şeyleri; ve Hüsrev ve Rüşdü, Hâfız Ali, Zühdü, Bedevi, Nuri, Nur fabrikası sâhibi, Tahir’ler, mübârekler hey’eti, medrese-i nûriye ve ümmi ihtiyarlar ve ma’sûm çocuklar, umumların selâmlarını yazıyor. Biz de onlara birer birer selâm ediyoruz. Muvaffakıyetlerine ve selâmetlerine dua ediyoruz.