Kastamonu Lahikası | Mektup 41 - 42 | 66
(66-66)

(40)

Azîz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu def’aki Nur ve Gül fabrikalarının ve iki Hulûsi’nin mektubları bizi o derece mesrûr ve memnun ve minnetdar ve müteşekkir eylemiş ki, tarif edilmez. Mahkemedeki müdafaatımda, (sizlerden otuz zâtı, otuz bine mukabil olduğunu) diye iddiama, davama hiç cerhedilmez şâhidler gösterdiniz ve gösteriyorsunuz. Allah sizden ebeden râzı olsun.

* * *

(41)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Sizin, yani Nur fabrikasının sâhibi ve mübârek cemaatin imamının Atabey’den gelen mektubları bizi çok mesrûr eyledi. Üç-dört ay zarfında, üç-dört köyde ümmilerden elli adet kalem Risâle-i Nur’u yazmağa muvaffak olmaları, elbette Ali’lerin ve Mustafa’ların şübhesiz hârika bir kerâmet-i sadâkatlarıdır. Kerâmetkârane bu vakı’a, bu havalide Risâle-i Nur şâkird-lerini çok kuvvetle ümidlendirdi, ziyâde şevk verdi. Size de ve o ümmi kâtiblere de yüz bin bârekâllah.

Nur fabrikasının, Gül fabrikasının Risâle-i Nur’a derece-i hizmetlerini merak edip sormuştum. Ümid ve tahminimin pek fevkinde olarak, Hüs-rev’in mektubundan, bin kalemle Risâle-i Nur’a hizmet haberini ve bil-hassa sizin de yalnız ümmilerden birkaç köyde elli kalemin imdada yetişme-si, bâki bir hazinenin müjdesi kadar bizi memnun etti. Allah sizlerden ebedî razı olsun, âmîn. Ve sizi, hizmet-i îmâniye ve Kur’aniyede muvaffak eylesin, âmîn. Büyük Hâfız Ali’nin, Nazif’le tevafuku, yalnız bir-iki cihet-le değil, çok cihetlerle mabeynlerinde tevafuk var.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederim.

* * *
Ses Yok